Dava İle İlgili Açıklamalar


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA


Taraflar arasında görülen davada Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/12/2016 tarih ve 2015/65 E. – 2016/188 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 26/09/2018 tarih ve 2017/342 E. – 2018/1964 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalı adına tescilli 2013/08220 no’lu “Bir İçecek Kutusu Ambalajı” başlıklı faydalı modelin yenilik vasfına haiz olmadığını, dava dışı … adına kayıtlı 2011/05489 nolu “Üstten Kapaklı Jelatin” adlı incelemesiz patent ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, kaldı ki o buluşun dahi yeni olmadığını ve …’ın o buluşuyla ilgili Avusturya Patent Ofisi tarafından yapılan incelemede X, Y ve A kategorisi değerlendirilmesi yapıldığını, aynı buluşla ilgili olarak WIPO nezdinde yapılan PCT başvurusunun da X, A kategorisinde görüldüğünü, davalıya ait buluşun da yeniliğini kaldıran çok sayıda döküman gösterildiğini, buluşun uzun yıllardır birçok ülkede kullanıldığını, kamuya sunulduğunu ileri sürerek faydalı modelin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, buluşun uzun süren AR-GE çalışmaları sonucunda ilk kez davalı tarafından yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


İlk derece mahkemesince, dava konusu faydalı modelin yenilik unsuru taşımadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2013/08220 tescil numaralı faydalı modelin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.


Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvusurunda bulunmuştur.


İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce, mahkemece alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu nedenle yeni bir heyetten rapor alındığı, yeni alınan bilirkişi raporu ile dava konusu faydalı modelin yenilik unsurunun bulunmadığının anlaşıldığı, bu itibarla mahkeme kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.


Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olup bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi tarafından alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu yeterli görmeyerek duruşma açmış ve yeni bir heyetten bilirkişi raporu alarak bu raporu dayanak gösterip davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.


6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde ve ancak bu halde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olmakla, aynı yasanın 353/1-b-2 ve 3. maddelerinde öngörüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi kararında kanunun uygulanmasında veya gerekçesinde hata bulunması halleri ile ilk derece yargılamasına ilişkin tahkikat eksiklikleri duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup yine aynı yasanın 356. maddesinde ise 353. maddede belirtilen hususlar dışında duruşma açılmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.


Bu hükümlerin birlikte yorumlanmasından, konumuzla ilgili olarak belirtmek gerekirse, ilk derece yargılaması aşamasına ilişkin tahkikat eksikliğinin saptanması, somut davada olduğu gibi ilk derece yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli bulunmadığının anlaşılması ve yeni bir rapor alınmasının gerekli bulunması halinde, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmalıdır. Duruşma açılmaksızın giderilebilecek yargılama eksikliklerinin varlığı halinde, bölge adliye mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin bir kanun düzenlemesinin, bu eksikliğin duruşma açılmadan giderilemeyecek nitelikte olması veya duruşma açılarak giderilmesi halinde başka bir cihet öngördüğünü söylemek olanaklı değildir. 6100 sayılı HMK’da düzenlenen istinaf sisteminde ve buna ilişkin sevkedilen hükümlerde, incelenen ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun, eksik yapılan tahkikat işlemlerinin ikmali suretiyle anlaşılması gibi bir hal, süreç ve sonuç öngörülmemiştir. Aksinin düşünülmesi, temyize konu kararda olduğu gibi, bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşmasına sebebiyet verecektir.


Bu durumda, yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmekte olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynakça ; Yargıtay

Faydalı Modelin Hükümsüzlüğü Davası: Yargıtay’ın Değerlendirmesi

11.HD 2014/16635 E. 2015/5723 Markaya Tecavüzün Durdurulması Kararı

Bu makalede, bir faydalı modelin yenilik özelliği taşımadığı gerekçesiyle açılan bir dava ve bu dava sürecinde verilen mahkeme kararları incelenecektir. Özellikle, Yargıtay’ın bu davada verdiği kararın hukuki gerekçeleri ve sonuçları üzerinde durulacaktır.

Davanın Özü

Davacı, davalıya ait bir faydalı modelin yenilik özelliği taşımadığını, daha önceki bir buluşla aynı olduğunu iddia ederek faydalı modelin hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Davalı ise buluşunun özgün olduğunu ve yenilik özelliği taşıdığını savunmuştur.

Mahkeme Kararları

  • İlk Derece Mahkemesi: İlk derece mahkemesi, davacı şirketin iddiasını haklı bulmuş ve faydalı modelin hükümsüzlüğüne karar vermiştir. Mahkeme, sunulan deliller ve bilirkişi raporları doğrultusunda faydalı model konusu buluşun teknikteki bilinen durumun ötesine geçmediği ve yenilik basamağına ulaşmadığı sonucuna varmıştır.
  • İstinaf Mahkemesi: Davalı şirket, ilk derece mahkemesinin kararını temyiz etmiş ancak istinaf mahkemesi de ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır. İstinaf mahkemesi, yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kararında herhangi bir hukuki hata bulunmadığına karar vermiştir.
  • Yargıtay Kararı: Davalı şirket, Yargıtay’a başvurmuş ve Yargıtay da ilginç bir karar vermiştir. Yargıtay, bölge adliye mahkemesinin, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunu yeterli görmeyerek yeni bir bilirkişi raporu almasına ve bu yeni rapora dayanarak davayı reddetmesine rağmen, bu işlemin usule uygun olmadığına karar vermiştir. Yargıtay, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve yeniden bir karar vermesi gerektiğine hükmetmiştir.

Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi

Yargıtay’ın bu kararında en önemli nokta, istinaf sürecinde yapılan işlemlerin usulüne uygun olup olmadığıdır. Yargıtay, bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden bir karar vermesi gerektiğini belirterek, istinaf sürecinde uyulması gereken usul kurallarını vurgulamıştır.

Bu karar, özellikle şu noktalara dikkat çekmektedir:

  • Bilirkişi Raporlarının Önemi: Bilirkişi raporları, patent davalarında önemli bir rol oynar. Ancak bu raporların hükme esas alınması için belirli kriterleri taşıması gerekmektedir.
  • İstinaf Sürecinde Usul Kurallarına Uyulması: İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinin kararlarını incelerken belirli usul kurallarına uymak zorundadır. Bu kurallara uyulmaması halinde verilen kararlar bozulabilir.
  • Yenilik Özelliği: Bir faydalı modelin patent alabilmesi için en önemli şartlardan biri yenilik özelliğidir. Yani bu buluşun daha önceki bilinen buluşlardan farklı ve yeni bir özellik taşıması gerekmektedir.

Sonuç

Bu dava, faydalı model haklarının korunması ve patent davalarında uygulanan usul kurallarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın verdiği karar, hem patent sahipleri hem de patent davalarına konu olan kişiler için önemli bir kılavuz niteliğindedir.