Dava İle İlgili Açıklamalar


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada… Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/09/2014 tarih ve 2013/268-2014/150 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, “….” markasının 1923 yılından beri müvekkili tarafından kullanıldığını, Türkiye’de ise 2000 yılından beri 02, 16 ve 28 sınıftaki ürünler bakımından aralıksız olarak kullanıldığını, ” ….” markasının tanınmış marka olduğunu, önceye dayalı kullanım sebebiyle gerçek hak sahibinin müvekkili olmasına rağmen davalının “G.” markasını 9 ve 16 sınıf ürünler bakımından adına tescil ettirdiğini ileri sürerek “…” markasının 556 sayılı KHK’nun 8/3 ve 42/1-b maddesi uyarınca tescilli olduğu 16 sınıf bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili müvekkilinin dava konusu “G.” markasını 1995 yılından beri kullandığını, ilk kez 24, 25 ve 35. sınıf emtialar için 07.2002 tarihinde TPE’nezdinde tescil ettirdiğini, 23.07.2012 tarihinde de 9 ve 16. sınıf emtialar için tescil ettirdiğini, markanın gerçek sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “….” markasını 16. sınıf emtialar bakımından davacıdan daha önce kullanıp ayırt edici nitelik kazandırdığı, önceki kullanım sebebiyle markanın gerçek hak sahibinin davacı olduğu, davalı tarafın davacıya ait “G.” markasını bilerek ve kötü niyetle tescil ettirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne, markanın 16. sınıf mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.


Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay

Marka Tescil İptali Davası: Öncelik İlkesi ve Kötü Niyet

11. HD 2014/17768 E.2015/5758 Marka Tesciline İtiraz Kararı

Davanın Analizi

Bu makalede, bir marka tescil iptali davasında Yargıtay’ın verdiği bir kararı detaylı olarak inceleyeceğiz. Davada, iki şirketin aynı sınıftaki ürünler için kullandığı benzer markalar nedeniyle ortaya çıkan bir ihtilaf ve bu ihtilafın yasal çerçevede nasıl çözümlendiği incelenecektir.

Dava Özeti

Davacı şirket, uzun yıllardır kullandığı “…” markasının haklı sahibi olduğunu iddia etmiş ve davalı şirketin daha sonra tescil ettirdiği “G.” markasının kendi markasıyla benzerlik göstererek tüketiciyi yanıltıcı olduğunu belirtmiştir. Davacı, davalının bu markayı kötü niyetle tescil ettirdiğini ileri sürerek, davalı şirketin markasının iptalini talep etmiştir.

Davalı şirket ise, kendi markasının farklı olduğunu ve davacının markasıyla karıştırılamayacağını savunmuştur. Ayrıca, kendi markasını davacı şirketin markasından daha önce tescil ettirdiğini iddia etmiştir.

Yerel mahkeme, davacı şirketin markasını daha uzun süredir kullandığını ve bu sayede marka üzerinde kazanılmış hakları olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, davalı şirketin davacının markasını bilerek taklit ettiğini ve kötü niyetle hareket ettiğini değerlendirmiştir. Bu nedenle, davalı şirketin markasının iptaline karar vermiştir.

Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi

Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onaylayarak, davacı şirketin haklı olduğunu belirtmiştir. Yargıtay kararında, öncelik ilkesi ve kötü niyet kavramları ön plana çıkarılmıştır.

  • Öncelik İlkesi: Bir markayı daha önce kullanmaya başlayan kişi, o marka üzerinde hak sahibi olur. Bu ilke, marka hukukunun temel ilkelerinden biridir.
  • Kötü Niyet: Bir kişinin başkasının markasını bilerek taklit etmesi ve haksız kazanç elde etmeye çalışması kötü niyet olarak değerlendirilir.

Yargıtay, davalı şirketin davacının markasını bilerek taklit ettiğini ve kötü niyetle hareket ettiğini tespit ettiği için davalı şirketin markasının iptaline karar vermiştir.

Kararın Hukuki Sonuçları

Bu karar, marka hukuku açısından şu sonuçları doğurmaktadır:

  • Öncelik İlkesinin Önemi: Marka hukukunda öncelik ilkesi büyük önem taşır. Bir markayı daha önce kullanmaya başlayan kişi, o marka üzerinde hak sahibi olur.
  • Kötü Niyetin Cezalandırılması: Marka taklidi yapanlar, kötü niyetli davranışları nedeniyle cezalandırılabilirler.
  • Tüketici Koruma: Marka hukukunun temel amacı, tüketicileri yanıltıcı uygulamalardan korumaktır. Bu nedenle, markalar arasında benzerlik olması durumunda tüketicinin korunması önemlidir.

Öneriler

  • Marka Tescili: İşletmelerin, markalarını tescil ettirerek hukuki koruma altına almaları önemlidir.
  • Marka Takibi: Marka sahipleri, piyasada kendi markalarına benzer markaların olup olmadığını düzenli olarak takip etmelidir.
  • Hukuki Danışmanlık: Marka hakları konusunda yaşanan sorunlarda, uzman bir avukattan hukuki destek alınması önemlidir.

Sonuç

Bu makale, bir marka tescil iptali davası üzerinden marka hukukunun önemli bir yönü olan öncelik ilkesi ve kötü niyet kavramlarını incelemiştir. Yargıtay’ın bu kararı, marka sahipleri ve hukukçular için önemli bir referans noktası olacaktır.