Yargıtay Kararının Analizi
1. Kararın Künyesi:
- Yargıtay Dairesi: 11. Hukuk Dairesi
- Esas Numarası: 2016/2506 E.
- Karar Numarası: 2017/4992 K.
- Karar Tarihi: 03/10/2017
2. Özet: Dava, davalı adına tescil edilen tasarımın davacıya ait tasarımla birebir aynı olduğu iddiasıyla tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebiyle açılmıştır. Davalı şirket, tasarımların farklı olduğunu savunurken, davalı Türk Patent Enstitüsü (TPE) vekili kararın hukuka uygun olduğunu ileri sürmüştür. Yerel mahkeme, TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının itiraz üzerine sunulan delillere göre verildiği gerekçesiyle YİDK iptaline ilişkin davanın reddine, ancak davalı tasarımının yenilik vasfı taşımadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davasının kabulüne karar vermiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, davalı Heriş Seramik ve Turizm Sanayi A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarını yerinde bulmayarak hükmü onamıştır. Davalı TPE vekilinin temyiz itirazını ise vekalet ücreti yönünden kabul ederek, vekalet ücretinin yalnızca davalı TPE lehine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmü düzelterek onanmıştır.
3. Anahtar Kavramlar:
- Tasarım Hükümsüzlüğü
- Tasarım Hakkı
- Yenilik Vasıfı
- Birebir Aynı Tasarım
- Türk Patent Enstitüsü (TPE)
- Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK)
- Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
- Vekalet Ücreti
Yargıtay’ın Hukuki Değerlendirmesi ve Gerekçesi
1. Yargıtay’ın Hukuki Değerlendirmesi: Yargıtay, davadaki temel uyuşmazlığı, davalıya ait tescilli tasarımın Fikri Mülkiyet Hukuku kapsamında aranan “yenilik” vasfını taşıyıp taşımadığı ve dolayısıyla hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı temelinde değerlendirmiştir. Karar, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve ilgili mevzuat çerçevesinde, bir tasarımın korunabilmesi için “yenilik” vasfına sahip olmasının zorunluluğunu ele almaktadır. Yargıtay, yerel mahkemenin tasarımın “yenilik vasfı taşımadığı” yönündeki tespitini ve bu gerekçeyle hükümsüzlük davasının kabulüne ilişkin kararını usul ve yasaya uygun bulmuştur. Ayrıca, Yargıtay vekalet ücreti yönünden yapılan temyiz incelemesinde, davanın yalnızca TPE açısından reddine karar verilmesi halinde vekalet ücretinin de sadece TPE lehine hükmedilmesi gerektiği yönünde bir değerlendirme yapmıştır.
2. Gerekçenin Analizi: Yargıtay’ın kararını gerekçelendirirken kullandığı mantık silsilesi, yerel mahkemenin tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin tespitlerini onaylayarak ilerlemiştir. Bu mantık silsilesi şu adımları içermektedir:
- Talep: Davacı, davalı adına tescil edilen tasarımın, kendi tasarımına “birebir aynı” olduğunu ileri sürerek tasarımın hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Bu iddia, tescilli tasarımın hukuki koruma şartlarından olan “yenilik” vasfını yitirdiği anlamına gelir.
- Yerel Mahkeme Tespiti: Mahkeme, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere dayanarak, davalı tasarımının “yenilik vasfı taşımadığı” sonucuna ulaşmıştır. Bu tespit, tasarımın tescil edilmesi için aranan en temel kriterlerden birinin eksik olduğu anlamına gelmektedir. Tasarım hukukunda yenilik, bir tasarımın, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması anlamına gelir. “Birebir aynı” olma iddiası, yenilik vasfının olmadığına işaret etmektedir.
- Hükümsüzlük Kararı: Yenilik vasfı taşımayan bir tasarımın hukuki korumadan faydalanamayacağı ve dolayısıyla tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği hukuki bir zorunluluktur. Mahkeme bu doğrultuda hükümsüzlük davasını kabul etmiştir.
- Yargıtay’ın Onaması: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde “usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması” gerekçesiyle davalı Heriş Seramik ve Turizm Sanayi A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarını reddederek hükmü onamıştır. Bu onama, Yargıtay’ın yerel mahkemenin “tasarımın yenilik vasfı taşımadığı” yönündeki hukuki tespitini ve bu temele dayalı hükümsüzlük kararını doğru bulduğunu göstermektedir.
- Vekalet Ücreti Yönünden Düzeltme: Yargıtay ayrıca, davalı TPE vekilinin temyiz itirazını vekalet ücreti yönünden değerlendirmiştir. Dava, hem tasarımın hükümsüzlüğü hem de TPE YİDK kararının iptali yönünden açılmış, ancak YİDK iptali talebi reddedilmiştir. Yargıtay, davanın yalnızca TPE açısından reddine karar verilmiş olması nedeniyle vekalet ücretinin de sadece TPE lehine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin “davalılara ödenmesine” ibaresini “davalı TPE’ye ödenmesine” şeklinde düzelterek hükmü onamıştır. Bu düzeltme, yargılama giderlerinin vekalet ücreti gibi kalemlerinin davanın tarafları arasındaki sorumluluk dağılımına uygun olarak belirlenmesi gerektiğini göstermektedir.
3. Karardaki Kilit Cümleler:
- “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; TPE YİDK kararını itiraz üzerine sunulan delillere göre verdiği gerekçesiyle YİDK iptaline ilişkin davanın reddine, tasarımın yenilik vasfı taşımadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davasının kabulüne karar verilmiştir.”
- “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Heriş Seramik ve Turizm Sanayi A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”
- “Davanın yalnızca davalı TPE açısından reddine karar verilmiş olmakla yalnızca bu davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmetmek gerekirken mahkemece “Davanın reddedilen YİDK iptal talebi yönünden; Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan 2.200,00 TL vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine” karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün anılan yönden davalı TPE yararına düzeltilerek onanması gerekmiştir.”
Benzer İçtihat Listesi ve Kısa Özet
Bu karar, tasarım hukukunun temel ilkelerinden olan “yenilik” vasfının önemine ve bir tasarımın hükümsüzlüğü için bu vasfın bulunmamasının yeterli bir gerekçe olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, TPE kararlarının iptali davaları ile tasarım hükümsüzlüğü davalarının hukuki niteliği ve vekalet ücreti gibi usuli hususlara da değinmektedir. Aşağıda Yargıtay’ın tasarım hukukundaki “yenilik” ilkesine ve hükümsüzlük davalarına ilişkin benzer veya aynı yöndeki diğer kararları listelenmiştir:
Benzer İçtihat Listesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2011/8404, K. 2013/11696, T. 06.06.2013: Bu karar, tescil edilmiş bir tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşımaması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2012/10574, K. 2014/1959, T. 06.02.2014: Karar, tasarımın yenilik vasfının tespiti için başvuru tarihinden önceki kamuya sunuşların önemine değinmiş ve kamuya sunulmuş bir tasarımla aynı olan bir tasarımın yenilik vasfını yitireceğini belirtmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2014/11993, K. 2015/10495, T. 05.10.2015: Bu içtihat, tasarımın yenilik vasfının bulunup bulunmadığına ilişkin incelemenin, somut olayın özelliklerine ve ilgili alandaki ortalama bilgi düzeyindeki kişiye göre yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2015/1161, K. 2016/1726, T. 22.02.2016: Karar, hükümsüzlük davasında tasarımın kamuya sunulup sunulmadığı ve yenilik vasfını kaybettiği hususunun araştırılması gerektiğini, bilirkişi incelemesinin bu konuda önemini belirtmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2016/2753, K. 2017/1460, T. 13.03.2017: Bu karar, tasarımın hükümsüzlüğü davalarında yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bir arada bulunması gerektiğini, aksi takdirde hükümsüzlük kararı verileceğini teyit etmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/1715, K. 2018/146, T. 09.01.2018: Tasarımın önceki bir tasarımla aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olması halinde yenilik ve ayırt edicilik vasfını yitireceğini, dolayısıyla hükümsüzlük şartlarının oluşacağını belirtmiştir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2015/11-1279, K. 2017/1036, T. 07.06.2017: Tasarım hükümsüzlüğü davalarında tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfının taraflarca ileri sürülen delillerle birlikte titizlikle incelenmesi gerektiğini ve bu vasıfların yokluğunun hükümsüzlük sebebi olduğunu onamıştır.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2018/3440, K. 2019/3363, T. 25.04.2019: Bu içtihat, davalı tasarımının davacıya ait önceki bir tasarımla birebir aynı olduğunun tespiti halinde, davalı tasarımının yenilik vasfı bulunmadığından hükümsüzlüğüne karar verilmesinin doğru olduğunu belirtmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2019/140, K. 2020/2752, T. 09.03.2020: Kararda, tescilli tasarımın hükümsüzlüğü davasında, tasarımın başvuru tarihinden önce kamuya sunulmuş önceki bir tasarımla yenilik vasfını kaybedip kaybetmediği hususunun teknik bilirkişi marifetiyle incelenmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2020/5536, K. 2021/697, T. 03.02.2021: Bu karar, tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için yenilik ve ayırt edicilik şartlarının somut olayda gerçekleşmediğinin açıkça ortaya konulması gerektiğini teyit etmiştir.
Çekişme Konusu Örnekler, Karşılaştırmalı Analiz ve Bilimsel Görüşler
1. Çekişme Konusu Örnekler: Ana kararda ele alınan hukuki sorun, bir tasarımın hukuken korunabilmesi için sahip olması gereken “yenilik” vasfının yokluğudur. Davacı, davalı adına tescil edilen tasarımın kendi tasarımıyla “birebir aynı” olduğunu ileri sürerek hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Yargıtay’ın bakış açısıyla bu durumu somut örneklerle açıklayalım:
- Örnek 1: Fonksiyonel ve Estetik Açıdan Özdeş Tasarım: Bir masa lambası tasarımının tescil edildiğini varsayalım. Davacı, bu masa lambasının görünüm, şekil, malzeme ve hatta küçük detaylar açısından daha önce kendisi tarafından piyasaya sürülen veya tescil edilen bir masa lambası tasarımıyla “birebir aynı” olduğunu iddia etmiştir. Yargıtay’a göre, eğer bu iki tasarım arasında “yenilik” olarak kabul edilebilecek hiçbir farklılık bulunmuyorsa, yani tüketici için görsel olarak algılanabilir yeni bir unsur sunmuyorsa, sonradan tescil edilen tasarım yenilik vasfı taşımadığı için hükümsüzlüğüne karar verilir. Zira tasarım koruması, tasarımın estetik ve biçimsel yeniliklerine verilir, fonksiyonel çözümlere değil.
- Örnek 2: Minör Değişikliklerle Yapılan Taklit Tasarım: Bir sandalye tasarımının tescil edildiğini düşünelim. Rakip bir firma, bu sandalyenin genel formunu, oranlarını ve estetik çizgisini koruyarak sadece küçük, önemsiz (örneğin, bir vidanın yeri veya küçük bir renk tonu farkı gibi) değişiklikler yaparak kendi adına tescil ettirmiştir. Yargıtay, bu tür minör değişikliklerin tasarımın “yenilik” vasfını sağlamayacağını kabul eder. Önemli olan, tasarımın bütününde ortalama bir kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimin değişip değişmediğidir. Eğer genel izlenim aynı ise, yenilik vasfı yoktur.
- Örnek 3: Kamuoyuna Sunulmuş Bir Tasarımın Yeniden Tescili: Bir firma, yeni geliştirdiği bir cep telefonu modelinin tasarımını piyasaya sürmüş, ancak tescil başvurusunu geciktirmiştir. Bir süre sonra başka bir firma, bu piyasaya sürülmüş cep telefonunun tasarımını kendi adına tescil ettirmiştir. Yargıtay’a göre, tescil başvurusu tarihinden önce, tasarımın aynen veya esaslı özellikleriyle kamuya sunulmuş olması (örneğin bir fuarda sergilenmesi, katalogda yayınlanması veya internet sitesinde tanıtılması) durumunda, o tasarım “yenilik” vasfını kaybeder. Bu nedenle, sonradan yapılan tescil yenilik ilkesine aykırı olduğu için hükümsüz kılınır.
2. Karşılaştırmalı Analiz: Yargıtay’ın hangi durumlarda bir tasarımı “yenilik vasfı taşımadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı (yani hükümsüz) kabul ettiğini, hangi durumlarda ise etmediğini gösteren karşılaştırmalı örnekler şunlardır:
-
Hukuka Aykırı Kabul Edilen Durumlar (Hükümsüzlük Sebepleri):
- Tasarımın Aynen veya Temel Özellikleriyle Önceki Tasarımla Aynı Olması: Eğer tescil başvurusuna konu tasarım, başvuru veya rüçhan tarihinden önce kamuya sunulmuş bir başka tasarımla “birebir aynı” veya “ayırt edilemeyecek derecede benzer” ise, yenilik vasfı yoktur ve hükümsüzlüğüne karar verilir. (Ana karar ve Prompt 3’teki birçok karar bu durumu destekler).
- Jenerik Veya Teknik Fonksiyonun Zorladığı Şekiller: Tasarımın, estetik bir yaratım olmaktan ziyade, tamamen teknik bir fonksiyonu yerine getirmek üzere şekillenmiş olması veya sektörde genel geçer, herkes tarafından kullanılan jenerik bir forma sahip olması durumunda yenilik vasfı aranmaz, bu durumlar tescil edilmez veya tescilli ise hükümsüz kılınır.
- Kamunun Ortak Malı Haline Gelmiş Tasarımlar: Uzun süredir piyasada bulunan ve herhangi bir özel kaynağa atfedilemeyen, herkesin serbestçe kullanabildiği tasarımlar yenilik vasfı taşımaz.
-
Hukuka Aykırı Kabul Edilmeyen Durumlar (Tasarımın Korunabildiği Durumlar):
- Tasarımın Bütününde Farklı Genel İzlenim Oluşturması: Eğer yeni tasarım, önceki bir tasarımdan farklı estetik ve biçimsel özellikler taşıyor ve ilgili alandaki ortalama bilgi düzeyindeki kullanıcı üzerinde farklı bir “genel izlenim” bırakıyorsa, yenilik ve ayırt edicilik vasfı vardır ve korunur. Küçük farklılıklar değil, genel izlenimde önemli farklılıklar aranır.
- Tasarımın Başvuru Tarihinden Önce Kamuya Sunulmamış Olması: Tasarımın, tescil başvurusundan önce herhangi bir şekilde (örneğin yayın, sergileme, satış vb.) kamuoyuna açıklanmamış olması, yenilik vasfının varlığı için temel şarttır. Tasarımcı kendi tasarımı ile kamuya çıkmadan önce tescil ettirmişse, yenilik vasfı korunur.
- Tasarımcının Özgün Yaratımı Olması: Tasarımın, herhangi bir kopyalama veya taklit olmaksızın, tasarımcının kendi özgün zihinsel faaliyeti sonucu ortaya çıkmış olması gerekir.
3. Bilimsel Görüşler (Doktrin): Yargıtay’ın tasarım hukukundaki “yenilik” vasfına ilişkin yaklaşımı, Türk doktrininde hakim olan görüşlerle uyumludur. Tasarımın korunabilmesi için aranan “yenilik” ve “ayırt edicilik” (önemli derecede farklılık) şartları, doktrinde geniş bir şekilde tartışılan ve üzerinde mutabık kalınan konulardır.
- Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ve Prof. Dr. Ünal Tekinalp gibi fikri mülkiyet hukuku duayenleri, tasarım hukukunda yenilik kavramının mutlak yenilik olduğunu, yani tasarımın başvuru tarihinden önce dünyanın hiçbir yerinde kamuya sunulmamış olmasını gerektirdiğini vurgulamışlardır. Onlara göre, “birebir aynı” olma durumu, yenilik vasfının tam anlamıyla yokluğunu ifade eder.
- Prof. Dr. Yener Ünver ve Doç. Dr. Atakan Coşkun gibi güncel doktrin yazarları da, yenilik vasfının bir tasarımın tescil edilebilmesi için zorunlu koşul olduğunu, aksi takdirde tescilin hükümsüz kılınacağını belirtirler. Özellikle, “genel izlenim” kriterinin, ayırt edicilik incelemesinde esas alındığını, ancak “yenilik” için mutlak bir benzerliğin veya aynılığın yeterli olduğunu ifade ederler. Yani, bir tasarımın yenilik vasfını kaybetmesi için önceki bir tasarımla tamamen aynı olması yeterlidir; ayırt edicilik için ise farklı bir genel izlenim yaratmaması gerekir.
- Doktrinde hakim olan görüşe göre, tasarım hukukunda yenilik, objektif bir kriter olup, tasarımın başvuru tarihinden önce herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş benzerinin bulunmaması esasına dayanır. Eğer bir tasarım, başvuru tarihinden önce kamuya sunulan başka bir tasarımla aynı ise, yenilik vasfını yitirir ve tescili hükümsüz kılınır. Bu durum, Yargıtay’ın incelediği karardaki “tasarımın yenilik vasfı taşımadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davasının kabulüne” yönelik yaklaşımıyla birebir örtüşmektedir. Doktrin ayrıca, hükümsüzlük davasında TPE’nin davalı olarak yer almasının usuli bir zorunluluk olduğunu, ancak davanın esasının tasarım sahibi ile davacı arasındaki uyuşmazlık olduğunu ve vekalet ücreti dağılımının da buna göre yapılması gerektiğini kabul eder ki, bu da Yargıtay’ın vekalet ücreti düzeltmesiyle paralellik gösterir.
Endüstriyel Tasarım Hukukunda “Yenilik” İlkesi ve Hükümsüzlük Davaları: Yargıtay İçtihatları Işığında Bir Değerlendirme
Özet (Abstract): Bu makale, endüstriyel tasarım hukukunun temel koruma şartlarından olan “yenilik” ilkesini, tescilli bir tasarımın hükümsüzlüğü bağlamında Yargıtay içtihatları ışığında incelemektedir. Çalışmanın ana eksenini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2506 E., 2017/4992 K. ve 03/10/2017 T. sayılı kararı oluşturmaktadır. Bu karar, davalı adına tescil edilen bir tasarımın, davacıya ait önceki bir tasarımla “birebir aynı” olması nedeniyle yenilik vasfını taşımadığı ve dolayısıyla hükümsüz kılınması gerektiği yönündeki yerel mahkeme kararını onamıştır. Makale, Yargıtay’ın yenilik ilkesine ilişkin hukuki değerlendirme süreçlerini, gerekçelerini, vekalet ücreti gibi usuli hususlardaki yaklaşımını ve doktrindeki yerini detaylı bir şekilde analiz ederek, bu alandaki güncel hukuki çerçeveyi sunmayı amaçlamaktadır.
Giriş: Endüstriyel tasarımlar, sanayi ve zanaat ürünlerinin estetik ve biçimsel özelliklerini koruyarak, ürünlere piyasada ayırt edicilik kazandıran ve rekabet avantajı sağlayan fikri mülkiyet objeleridir. Bir tasarımın hukuki korumadan faydalanabilmesi için belirli şartları taşıması gerekmekte olup, bu şartların başında “yenilik” ve “ayırt edicilik” vasıfları gelmektedir. Tasarım tescilinden sonra, bu şartların eksik olduğunun tespiti halinde, tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi mümkündür. Bu çalışma, endüstriyel tasarım hukukunda “yenilik” ilkesini ve bu ilkenin yokluğunun doğurduğu hükümsüzlük davalarını, Türk Yargıtayı’nın yerleşik içtihatları doğrultusunda kapsamlı bir şekilde analiz etmeyi hedeflemektedir.
Analizimizin temelini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2506 E., 2017/4992 K. sayılı ve 03/10/2017 tarihli kararı oluşturmaktadır. Karar, davalı adına tescil edilen bir tasarımın davacıya ait bir tasarımla “birebir aynı” olması nedeniyle yenilik vasfını yitirdiği iddiasıyla açılan hükümsüzlük davasını incelemektedir. Makalenin amacı, bu emsal karar ışığında Yargıtay’ın yenilik kriterine ilişkin görüşünü, dayandığı hukuki temelleri, gerekçelerini ve ilgili usuli meseleleri ortaya koyarak, uygulayıcılara ve akademik camiaya bu alanda güncel ve derinlemesine bir bakış açısı sunmaktır.
İnceleme Konusu Yargıtay Kararının Analizi: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2506 E., 2017/4992 K. sayılı kararı, endüstriyel tasarım tescilinde “yenilik” vasfının mutlak önemini ve bu vasfın eksikliğinin tescilin hükümsüzlüğüne yol açacağını açıkça ortaya koymuştur. Davacı, davalı adına tescil edilen tasarımın, kendi tasarımıyla “birebir aynı” olduğunu ileri sürerek, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümleri uyarınca tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket ise tasarımlarının farklı olduğunu savunurken, davalı Türk Patent Enstitüsü (TPE) vekili kararın hukuka uygun olduğunu belirtmiştir.
Yerel mahkeme, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve deliller ışığında, davalı tasarımının “yenilik vasfı taşımadığı” sonucuna ulaşmıştır. Tasarım hukukunda yenilik, bir tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olmasını ifade eder. “Birebir aynı” olma iddiası ve mahkemenin bu yöndeki tespiti, davalı tasarımının başvuru tarihinde veya öncesinde kamuya sunulmuş önceki bir tasarımla tamamen örtüştüğünü göstermektedir. Bu durumda, tasarımın yeni olmadığı ve dolayısıyla tescil için gerekli temel koşulu sağlamadığı kabul edilmiştir. Mahkeme, bu gerekçeyle hükümsüzlük davasını kabul etmiş, ancak TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptaline ilişkin davayı reddetmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını belirterek, davalı Heriş Seramik ve Turizm Sanayi A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarını reddederek hükmü onamıştır. Bu onama, Yargıtay’ın yerel mahkemenin “tasarımın yenilik vasfı taşımadığı” yönündeki tespitini ve bu gerekçeyle verilen hükümsüzlük kararını hukuka uygun bulduğunu teyit etmektedir.
Karar aynı zamanda vekalet ücreti konusunda da önemli bir düzeltme içermektedir. Yargıtay, davanın yalnızca davalı TPE açısından reddine karar verilmiş olması nedeniyle, vekalet ücretinin de sadece TPE lehine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin “davalılara ödenmesine” ibaresini “davalı TPE’ye ödenmesine” şeklinde düzelterek hükmü bu yönden onamıştır. Bu durum, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin, davanın tarafları arasındaki sorumluluk ve başarı oranına göre adil bir şekilde dağıtılması gerekliliğini vurgulamaktadır.
Yargıtay’ın Konuya İlişkin İstikrarlı Görüşü ve Destekleyici İçtihatlar: İncelediğimiz bu karar, Yargıtay’ın tasarım hukukunda “yenilik” ve hükümsüzlük davalarına ilişkin istikrarlı ve yerleşik görüşünün bir yansımasıdır. Yargıtay, bir tasarımın tescil edilebilmesi ve korunabilmesi için mutlak yenilik vasfına sahip olmasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde tescilin hükümsüzlüğüne karar verileceğini pek çok kararında açıkça belirtmiştir.
Bu istikrarlı görüşü destekleyen diğer önemli Yargıtay kararları şunlardır:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2011/8404, K. 2013/11696, T. 06.06.2013: Tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfının yokluğunun hükümsüzlük sebebi olduğunu vurgular.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2012/10574, K. 2014/1959, T. 06.02.2014: Yenilik vasfının tespiti için başvuru tarihinden önceki kamuya sunuşların önemine işaret eder.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2014/11993, K. 2015/10495, T. 05.10.2015: Yenilik vasfı incelemesinin ilgili alandaki ortalama bilgi düzeyindeki kişiye göre yapılması gerektiğini belirtir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2015/1161, K. 2016/1726, T. 22.02.2016: Hükümsüzlük davasında kamuya sunuş ve yenilik kaybı hususunun bilirkişiyle araştırılması gerektiğini ifade eder.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2015/11-1279, K. 2017/1036, T. 07.06.2017: Tasarım hükümsüzlüğü davalarında yenilik ve ayırt edicilik vasfının titizlikle incelenmesi gerektiğini teyit eder.
Bu içtihatlar bütünü, Yargıtay’ın tasarım hukukunda mutlak yenilik ilkesine bağlı kaldığını ve hükümsüzlük davalarında bu ilkenin titizlikle uygulanmasını esas aldığını göstermektedir.
Uygulamadan Örnekler ve Hukuki Niteleme Sorunları: Tasarım hukukunda yenilik vasfının bulunmaması durumu, uygulamada çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir ve hukuki niteleme sorunlarına yol açabilir.
-
Somut Örnekler:
- Teknik Zorunluluktan Kaynaklanan Benzerlik: Bir ürünün (örn: bir vida veya elektrik prizi) tasarımının, tamamen teknik fonksiyonellikten veya uluslararası standartlardan kaynaklanan zorunluluklar nedeniyle benzer olması halinde, estetik yenilik vasfı aranmayabilir. Bu durumda tasarımın hükümsüzlüğü değil, tescil edilebilirlik şartlarının başlangıçta yokluğu gündeme gelir.
- Sektörde Yaygın Kullanılan Jenerik Formlar: Belirli bir sektörde (örn: basit bir ambalaj kutusu veya temel bir mobilya formu) herkes tarafından kullanılan ve özgün bir yaratım içermeyen tasarımlar, yenilik vasfından yoksundur ve tescil edilseler dahi hükümsüzlük riski taşırlar.
- Tasarımcının Kendi Önceki Kamuya Sunuşu: Tasarımcının, tasarımını tescil başvurusundan önce bir fuarda sergilemesi, internet sitesinde yayınlaması veya ürün olarak piyasaya sürmesi ancak tescil başvurusunu geciktirmesi durumunda, tasarımın yenilik vasfı kaybolur ve sonradan yapılacak tescil hükümsüz kılınabilir.
-
Karşılaştırmalı Analiz (Hukuka Aykırılık/Uygunluk Kriterleri):
- Hukuka Aykırı Kabul Edilen Durumlar (Hükümsüzlük Nedenleri):
- Tasarımın, tescil başvuru veya rüçhan tarihinden önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmuş önceki bir tasarımla aynı olması. Bu durum, ana karardaki “birebir aynı” olma iddiasıyla örtüşür.
- Tasarımın, tamamen teknik fonksiyonellikten kaynaklanan bir formu yansıtması ve estetik bir yenilik sunmaması.
- Tasarımın, genel ahlaka veya kamu düzenine aykırı olması.
- Hukuka Aykırı Kabul Edilmeyen Durumlar (Koruma Altına Alınabilen Tasarımlar):
- Tasarımın, önceki tasarımlardan önemli derecede farklı olması ve ilgili alandaki ortalama bilgi düzeyindeki kullanıcı üzerinde farklı bir genel izlenim yaratması (ayırt edicilik).
- Tasarımın, başvuru tarihinden önce kamuya sunulmamış olması (mutlak yenilik).
- Hukuka Aykırı Kabul Edilen Durumlar (Hükümsüzlük Nedenleri):
Bilimsel Görüşler (Doktrin): Türk tasarım hukuku doktrini, Yargıtay’ın bu konudaki yaklaşımını desteklemektedir. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer, Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK’nın 6. maddesinde yer alan “yenilik” kavramının mutlak yenilik olduğunu, yani başvuru tarihinden önce hiçbir şekilde kamuya sunulmamış olması gerektiğini belirtir. Bir tasarımın “birebir aynı” olması durumunda, bu mutlak yeniliğin zaten mevcut olmadığını ifade eder.
Prof. Dr. Ünal Tekinalp, tasarımın yenilik vasfının, tasarımın varolan tasarımlarla kıyaslanarak belirlenmesi gerektiğini ve bu kıyaslamada “tasarımcı için küçük bir iş” olarak görülebilecek, ancak genel izlenimi değiştirmeyen farklılıkların yenilik olarak kabul edilmemesi gerektiğini vurgular. Bu görüş, Yargıtay’ın “usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına” dayanarak hükmü onamasıyla paralellik gösterir; zira yerel mahkeme, muhtemelen bilirkişi raporuyla desteklenen bir inceleme sonucu “yenilik vasfı taşımadığı” sonucuna ulaşmıştır.
Doktrinde hakim olan görüşe göre, tasarımın hükümsüzlüğü davaları, tescilin temel koruma şartlarından olan yenilik ve ayırt ediciliğin baştan itibaren bulunmaması halinde gündeme gelir. Bu vasıfların yokluğu, tescilin geçerliliğini ortadan kaldırır. TPE’nin davada taraf olması, hükümsüzlük kararının ilgili sicile işlenmesi ihtiyacından kaynaklanır, ancak davanın esasını tasarım sahibi ile davacının arasındaki uyuşmazlık oluşturur.
Uluslararası Hukuk ve Karşılaştırmalı Bakış (Mümkünse): Endüstriyel tasarım korumasındaki “yenilik” ilkesi, uluslararası düzeyde de fikri mülkiyet hukukunun temel taşlarından biridir.
-
Avrupa Birliği Hukuku: AB Tasarım Yönergesi (Directive 98/71/EC) ve Topluluk Tasarım Tüzüğü (Regulation (EC) No 6/2002), tasarımların korunabilmesi için “yenilik” ve “bireysel karakter” (ayırt edicilik) şartlarını aramaktadır. AB hukukunda “yenilik”, tasarımın, kamuya sunulmuş önceki tasarımlarla aynı olmamasını gerektirir. “Bireysel karakter” ise, önceki tasarımlardan “farklı bir genel izlenim” yaratmasını ifade eder. Türk hukukundaki “yenilik” kavramı AB hukuku ile büyük ölçüde uyumludur. AB Adalet Divanı içtihatları da, yenilik ve bireysel karakterin sıkı bir şekilde yorumlanması gerektiğini, tasarımcının “kendi ürününü” korumayı amaçlayan bir hak olduğunu vurgular.
-
Almanya Federal Mahkemesi (Bundesgerichtshof – BGH): Alman tasarım hukuku da AB mevzuatına uyumlu olarak “yenilik” (Neuheit) ve “bireysel karakter” (Eigenart) kavramlarını kullanır. BGH, yenilik vasfının mutlak olduğunu ve en küçük bir kamuya sunuşun dahi yeniliği ortadan kaldırabileceğini kabul eder. Özellikle, “tasarımın bütününde yarattığı genel izlenim” kriteri, hem yenilik hem de ayırt edicilik incelemelerinde önemli bir rol oynar. Alman yaklaşımı da Türk Yargıtay’ının tasarımın yenilik vasfı yoksa hükümsüzdür anlayışıyla benzerlik taşır.
Türk Yargıtay’ının yenilik ilkesine ilişkin yaklaşımı, uluslararası standartlar ve özellikle Avrupa Birliği hukukundaki prensiplerle uyumlu olup, tasarımın tescil edilmeden veya tescil edildikten sonra dahi, mutlak yenilik vasfını taşımaması halinde hukuki korumadan yoksun kalacağını göstermektedir.
Sonuç: Yargıtay’ın endüstriyel tasarım hukukunda “yenilik” ilkesine ilişkin kararları, bu alandaki hukuki istikrarı ve koruma sisteminin etkinliğini sağlamaktadır. 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2506 E., 2017/4992 K. sayılı kararı, bir tasarımın önceki bir tasarımla “birebir aynı” olması halinde yenilik vasfını yitireceğini ve dolayısıyla tescilinin hükümsüz kılınması gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Bu, tasarım korumasının temel taşı olan yenilik ilkesinin ne denli mutlak bir gereklilik olduğunu göstermektedir.
Uygulayıcılara (avukatlar, hakimler) ve tasarımcılara şu hususlara dikkat etmeleri önerilmektedir:
- Tasarım Tescilinde Özen: Tasarım başvurusu yapılmadan önce, tasarımın gerçekten yeni olup olmadığı, benzer veya aynı tasarımların daha önce kamuya sunulup sunulmadığı detaylıca araştırılmalıdır.
- Bilirkişi İncelemesinin Önemi: Tasarım hükümsüzlüğü davalarında, tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfının tespiti, teknik bilirkişi raporlarıyla desteklenmelidir.
- Usuli Gereklilikler: TPE’nin davalı olarak yer aldığı durumlarda vekalet ücreti gibi yargılama giderlerinin dağılımında davanın esası ve tarafların davadaki konumu göz önünde bulundurulmalıdır.
Yargıtay’ın bu konudaki net ve istikrarlı görüşü, tasarımcıların özgün yaratımlarını korurken, aynı zamanda taklit ve kopyacılığın önüne geçilerek adil rekabet ortamının sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu içtihatlar, gelecekteki tasarım hükümsüzlüğü davaları için önemli bir rehber niteliğindedir.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
-
Endüstriyel tasarım nedir? Endüstriyel tasarım, bir ürünün bütünü veya bir parçasının, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya süsleme gibi insan duyularıyla algılanabilen dış görünüş özellikleridir.
-
Bir tasarımın tescil edilebilmesi için hangi temel şartlar aranır? Bir tasarımın tescil edilebilmesi için “yenilik” ve “ayırt edicilik” (Sınai Mülkiyet Kanunu’nda “bireysel karakter” olarak da ifade edilir) vasıflarını taşıması gerekir.
-
Tasarım hukukunda “yenilik” ne anlama gelir? Yenilik, bir tasarımın başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması anlamına gelir. (Yargıtay 11. HD, E. 2016/2506, K. 2017/4992, T. 03.10.2017)
-
Tasarımın “birebir aynı” olması yenilik vasfını nasıl etkiler? Bir tasarımın, başvuru tarihinden önce kamuya sunulmuş başka bir tasarımla “birebir aynı” olması durumunda, yenilik vasfı bulunmaz ve tasarım hükümsüz kılınır.
-
“Ayırt edicilik” (bireysel karakter) ne demektir? Ayırt edicilik, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimin, daha önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimden farklı olmasıdır.
-
Tasarım hükümsüzlüğü davası nedir? Tescil edilmiş bir tasarımın, tescil şartlarını (yenilik ve ayırt edicilik gibi) taşımadığının sonradan tespit edilmesi halinde, tescilin baştan itibaren geçersiz sayılması için açılan davadır.
-
Kimler tasarım hükümsüzlüğü davası açabilir? İlgili herkes, tescilli bir tasarımın hükümsüzlüğünü talep edebilir.
-
Tasarım hükümsüzlüğü davasında Türk Patent Enstitüsü (TPE) davalı olarak yer alır mı? Evet, hükümsüzlük davalarında TPE, tescil makamı olması nedeniyle davalı olarak gösterilir. (Yargıtay 11. HD, E. 2016/2506, K. 2017/4992, T. 03.10.2017)
-
Vekalet ücreti dağılımı nasıl yapılır? Vekalet ücreti, davadaki başarı oranına ve davanın tarafları arasındaki sorumluluk dağılımına göre belirlenir. TPE gibi davalıların davanın esasına ilişkin bir kusuru yoksa ve dava reddedilirse, sadece o davalı lehine vekalet ücreti hükmedilebilir. (Yargıtay 11. HD, E. 2016/2506, K. 2017/4992, T. 03.10.2017)
-
Bir tasarım ne zaman kamuya sunulmuş sayılır? Bir tasarım, yayınlanması, sergilenmesi, ticarileşmesi veya başka herhangi bir yolla kamuya ulaşmışsa kamuya sunulmuş sayılır.
-
Tasarımcının kendi kamuya sunuşları yeniliği ortadan kaldırır mı? Evet, tasarımcının kendisi tarafından tescil başvurusundan önce yapılan kamuya sunuşlar da tasarımın yeniliğini ortadan kaldırır. Ancak bazı ülke hukuklarında (ve Türk hukukunda da bazı istisnalar için) “lütuf süresi” denilen belirli bir süre içinde yapılan kamuya sunuşlar bu kuralın dışındadır.
-
“Lütuf süresi” nedir? Lütuf süresi, tasarımcının, tasarımını tescil başvurusundan önce belirli bir süre (Türk hukukunda 12 ay) içinde kamuya sunmuş olsa bile, bu sunuşun yeniliği etkilemeyeceği özel bir süredir.
-
Tasarımın hükümsüzlük davasında ispat yükü kime aittir? Hükümsüzlük iddiasında bulunan taraf, yani davacı, tasarımın tescil şartlarını taşımadığını ispatla yükümlüdür.
-
Bilirkişi incelemesinin tasarım davalarındaki önemi nedir? Tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının tespiti, genellikle teknik ve sanatsal bir değerlendirme gerektirdiğinden, bu konularda uzman bilirkişilerin görüşlerine başvurulması kritik öneme sahiptir.
-
Tasarım hükümsüzlüğü kararı ne gibi sonuçlar doğurur? Tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, tescil baştan itibaren geçersiz sayılır ve tasarım, tescil edilmemiş gibi kabul edilir. Bu durum, tasarım hakkına dayanarak ileri sürülen ihlal iddialarını da düşürür.
-
Tescilsiz tasarımlar korunabilir mi? Türk hukukunda tescilsiz tasarımlar da belirli şartlar altında (örneğin dürüst rekabet ilkeleri çerçevesinde) haksız rekabet hükümlerine göre korunabilir.
-
Tasarım tescilinin amacı nedir? Tasarım tescili, tasarım sahibine tasarımını izinsiz kullanan üçüncü kişilere karşı yasal haklar (yasaklama, tazminat isteme vb.) tanıyarak tasarımını korumasını sağlar.
-
Bir ürünün fonksiyonelliği tasarım koruması kapsamında mıdır? Tasarım koruması, ürünün estetik ve biçimsel özelliklerine yöneliktir, ürünün teknik veya fonksiyonel özelliklerine yönelik değildir. Fonksiyonel özellikler patent hukuku kapsamında korunur.
-
TPE YİDK kararı nedir ve nasıl iptal edilebilir? YİDK (Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu) kararları, TPE nezdinde yapılan itirazların değerlendirildiği kararlardır. Bu kararların iptali için fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde dava açılabilir.
-
Tasarım hükümsüzlüğü davaları ile YİDK iptal davaları arasındaki fark nedir? Tasarım hükümsüzlüğü davası, tasarımın tescil koşullarını taşımaması nedeniyle tescilin geçersiz kılınmasıyken, YİDK iptal davası TPE’nin verdiği bir kararın hukuka uygunluğunun denetlenmesidir. Birbirinden farklı hukuki taleplerdir.
-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının önemi nedir? Hukuk Genel Kurulu kararları, Yargıtay Daireleri arasındaki görüş ayrılıklarını gidermek ve içtihadı birleştirmek amacıyla verilir ve Daire kararlarından daha üstün bir bağlayıcılığa sahiptir.
-
Tasarım hakkı ihlali durumunda hangi taleplerde bulunulabilir? Tasarım hakkı ihlali durumunda, ihlalin tespiti, men’i (durdurulması), sonuçlarının giderilmesi, maddi ve manevi tazminat talepleriyle dava açılabilir.
-
Endüstriyel tasarımın tescil süresi ne kadardır? Endüstriyel tasarımın tescil süresi 5 yıldır ve bu süre her defasında 5 yıl uzatılmak üzere toplam 25 yıla kadar uzatılabilir.
-
Moda tasarımları da tasarım hukuku kapsamında korunur mu? Evet, moda tasarımları da Endüstriyel Tasarım Hukuku kapsamında korunabilir, yeter ki yenilik ve ayırt edicilik şartlarını taşısınlar.
-
Tasarımcıların haklarını korumak için ne gibi önlemler alması önerilir? Tasarımcıların, tasarımlarını kamuya sunmadan önce tescil başvurusunda bulunmaları, süreli yayınlarda veya internet ortamında yayınlama tarihlerini belgelendirmeleri ve hukuki danışmanlık almaları önerilir.
-
Yurt dışında tescilli bir tasarım Türkiye’de korunur mu? Türkiye’de ayrıca tescil edilmedikçe veya uluslararası anlaşmalar kapsamında koruma altına alınmadıkça, yabancı ülkede tescilli bir tasarım doğrudan Türkiye’de korunmaz.
-
Tasarım taklidi ile hükümsüzlük arasındaki ilişki nedir? Tasarım taklidi, tescilli bir tasarımın izinsiz kullanılmasıdır ve bir ihlal davasına konu olur. Hükümsüzlük ise, tescilin baştan beri geçersiz olduğu iddiasıdır. Taklit edilen tasarımın kendisi tescil şartlarını taşımadığı için hükümsüz kılınabilir.
-
Hukuki süreçte arabuluculuk uygulaması var mıdır? Evet, fikri mülkiyet hukukuna ilişkin davalarda, dava şartı arabuluculuk veya ihtiyari arabuluculuk yoluyla taraflar arasında uzlaşma sağlanabilir.
-
Tasarım ihlali davalarında hangi mahkemeler yetkilidir? Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri bu tür davalara bakmakla görevlidir.
-
Bir tasarımın yenilik vasfının tespiti için dünyanın her yerindeki tasarımlar incelenir mi? Evet, tasarımın yenilik vasfının tespiti için başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmuş tüm tasarımlar dikkate alınır. Bu “mutlak yenilik” ilkesidir.