Dava İle İlgili Açıklamalar
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada… Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 tarih ve 2014/147-2015/95 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPE vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacının İddia ve Görüşleri
Davacı vekili; müvekkilinin “…” ibaresinin marka olarak tescili için TPE’ye başvuruda bulunduğunu, başvurunun 2012/94550 kod numarasını aldığını, TPE’nin başvuruyu 2000/19915 sayılı ve “…” ibareli markaya benzer olduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi uyarınca reddettiğini, bu ret kararına itirazda bulunduklarını ve itirazlarının da TPE YİDK’nın 2014-M-2420 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa başvurunun kompozisyon biçimleri, yazı karakterleri ve renklerinin markaların ilk bakışta bıraktıkları izlenim ile redde gerekçe gösterilen markayla ayniyet ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik içermediğini, KHK 7/1-b hükmü koşullarının gerçekleşmediğini, bu nedenle bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, YİDK kararının iptalini ve başvurunun tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalının İddia ve Görüşleri
Davalı TPE vekili; davacı başvurusu ile redde mesnet markanın KHK’nin 7/1-b bendi anlamında benzer olduklarını, önceki markada yer alan “mose” sözcüğünün ayırt ediciliği olmadığını, bu nedenle Kurum tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirkete tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermemiştir.
Yerel Mahkeme Kararı
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; YİDK kararının alınmasına bir katılımı bulunmadığından davalı şirket yönünden pasif husumet olmadığı, bu nedenle davalı şirket yönünden davanın reddi gerektiği, davacının 13.11.2012 tarihinde “TRİL” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle davalı TPE’ye başvuruda bulunduğu, başvuru kapsamında 24 ve 25. sınıflardaki malların yer aldığı, TPE’nin “TRİL MOSE” ibareli markayı dayanak göstererek KHK’nın 7/1-b bendi uyarınca başvuruyu tümüyle reddettiği, YİDK nezdinde yapılan itirazın da reddedildiği, dava konusu başvurunun “…l” kombinasyonundan oluştuğu, tescil kapsamında 24. ve 25. sınıftaki emtianın yer aldığı, çekişmeli bu malların redde dayanak marka kapsamında da aynı veya aynı tür olarak bulunduğu, redde dayanak markanın ise “…” ibaresinden meydana geldiği, ” mose ” kelimesinin altta ve farklı bir renk tonundaki kuşak içerisine daha küçük yazıldığı, başvurunun içerdiği tüy şekli ve redde mesnet markada çekişmeli mallar yönünden tanımlayıcı olmayan “ mose ” kelimesinin ayırt edicilik katacağı gerekçesiyle YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı TPE temyiz etmiştir.
Yargıtay Kararı
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı TPE vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı TPE vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı TPE’den alınmasına, 02/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak-Yargıtay
Marka Tescili İtirazı ve Yargıtay Kararı: Ayrıntılı Değerlendirme
Bu makalede, bir marka tescil başvurusu üzerine yapılan itirazın sonuçlandığı bir davayı ve Yargıtay’ın bu dava hakkındaki kararını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Davada, davacı şirket, kendi markalarının benzerliği nedeniyle davalı şirketin marka tescil başvurusunun reddedilmesini talep etmiştir. Yerel mahkemenin kararının ardından davalı şirketin yaptığı itiraz, Yargıtay tarafından reddedilmiştir.
Davanın Konusu ve Tarafların İddiaları
- Davacı: Davacı şirket, kendi markalarının davalı şirketin başvurduğu marka ile benzerlik gösterdiğini, bu durumun tüketicide karışıklığa yol açabileceğini ve kendi marka itibarını zedeleyeceğini iddia ederek, davalı şirketin marka tescil başvurusunun reddedilmesini talep etmiştir.
- Davalı: Davalı şirket ise kendi markasının davacı şirketin markalarından farklı olduğunu ve herhangi bir karışıklığa yol açmayacağını savunarak, marka tescil başvurusunun kabul edilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme Kararı
Yerel mahkeme, iki marka arasındaki benzerliği değerlendirerek, davacı şirketin iddialarını haklı bulmuş ve davalı şirketin marka tescil başvurusunu reddetmiştir. Mahkeme, özellikle markaların görsel benzerliği, kullanılan kelimelerin tüketicide yaratacağı çağrışımlar ve ilgili ürünlerin benzerliği gibi faktörleri değerlendirerek bu karara varmıştır.
Yargıtay Kararı
Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onaylamış ve davalı şirketin karar düzeltme talebini reddetmiştir. Yargıtay, kararında şu nedenlere dayanmıştır:
- Marka Benzerliği: İki marka arasında belirgin bir benzerlik olduğu ve bu durumun tüketicide karışıklığa yol açabileceği.
- İltibas Riski: Davalı şirketin markasının, davacı şirketin markasıyla karıştırılabileceği ve bu durumun davacı şirketin marka itibarını zedeleyebileceği.
- Haksız Rekabet: Davalı şirketin, davacı şirketin marka itibarından haksız olarak yararlanmaya çalıştığı.
Yargıtay, yerel mahkemenin yaptığı değerlendirmenin hukuki ve mantıksal açıdan doğru olduğunu belirterek, davalı şirketin temyiz itirazlarını reddetmiştir.
Yargıtay Kararının Önemi
Yargıtay kararı, marka haklarının korunması açısından önemli bir emsal teşkil etmektedir. Karar, marka sahiplerinin kendi markalarını korumak için hukuki yollara başvurabileceğini ve benzerlik gösteren markaların tescilinin engellenebileceğini göstermektedir. Ayrıca, marka tescil başvurularında yapılan değerlendirmelerde, markaların sadece kelimesel olarak değil, aynı zamanda görsel ve çağrışımsal olarak da karşılaştırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Sonuç
Bu dava, marka tescili sürecinde karşılaşılabilecek sorunlar ve bu sorunların çözümü için izlenebilecek hukuki yollar hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Marka sahipleri, kendi markalarını korumak için marka tescil süreçlerini yakından takip etmeli ve benzerlik gösteren markalara karşı gerekli hukuki işlemleri başlatmalıdırlar.