“İçtihat Metni”


Taraflar arasında görülen davada verilen 31.01.2013 tarih ve 2011/3-2013/5 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.09.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. İrem Derin Teper dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, bareli markanın müvekkili adına tescili bulunduğunu, davalı hakkında bu markanın benzerini kullanmasından dolayı 2006 yılında dava açıldığını, markaya tecavüzünün belirlendiğini, buna rağmen davalının eylemlerini sürdürdüğünün tespit edildiğini ileri sürerek, 1.950.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, istemin zaman aşımına uğradığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olduğunu, müvekkilinin bir reklam ajansıyla anlaşarak bareli, armağanlı kargo faaliyeti başlattığını ve 2005 yılında bu ibarenin marka olarak tescili için başvurduklarını, davacı markasının kullanılmaması dolayısıyla açılan davanın kısmen kabul edildiğini, müvekkilinin eyleminin davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, ” ibareli markayı kullanmaya son verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,areli iki ayrı markanın 2002 yılında davacı adına çeşitli mal ve hizmetlerde tescil edildiği, davalı taraf davacıya ait markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü talepli dava açtığını belirtmiş ise de 556 sayılı KHK’nın 44. maddesi gereğince hükümsüzlük kararlarının geriye dönük etkisinin kullanmama nedeniyle hükümsüzlük, jenerik hale gelme nedeniyle hükümsüzlük gibi hükümsüzlük sebeplerini kapsamadığı, zira bu gibi hükümsüzlük sebeplerinde aslında teknik anlamda bir iptal halinin söz konusu olduğu ve hükümsüzlük kararının da ancak iptal halinin meydana geldiği tarihten itibaren söz gelimi markanın 5 yıl süreyle kullanılmaması nedeniyle açılan bir davada 5 yıl sürenin dolmasından itibaren söz konusu olabileceği dikkate alınarak dava sonucunun beklenmesine gerek görülmediği, davalının ”araspuantum”, ”araspuantum kart”, biçiminde kullanımının tespit edildiği, bu ibareyle puan toplama ve hediye kazanma imkanı elde ettiği, 556 sayılı KHK’nin 9 ve 61. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüzden dolayı maddi ve manevi zararının doğduğu, maddi zararını aynı KHK’nin 66/b maddesine dayandırdığı, 1. raporda ve 3. raporda belirtilen gelir rakamlarının birbirine yakın olduğu, 3. raporda yapılan hesaplamanın oluşa ve hakkaniyete uygun bulunduğu, esasen kargo taşımacılığı sektöründe müşteriler yönünden belirleyici olan şeyin araspuantum kartı veya bu ibarenin kullanılması değil, kargo şirketinin adının ‘olması olduğu, puantum ibaresinin satışlara ve elde edilen net gelire etkisinin oldukça az bulunduğu, zarar hesabının dava tarihine kadar ki süreyi kapsaması gerektiği, esasen davalı 2010 yılında araspuantumlu satışlardan net gelir elde etmediği için, 2010 yılının zaten net kar hesabına dahil edilmediği, 2006-2010 yılları arasında davalının elde ettiği net gelirin 158.151,58 TL’lik kısmının araspuantum kart yoluyla ve araspuantum ibaresi kullanılarak elde edildiği, bu net gelirin tamamının davacı markasından kaynaklanmadığı, kullanılan araspuantum ibaresindeki aras markasının davalı aras kargo şirketinin ticari faaliyetini yürütürken kullandığı marka olduğu, davalının ticaret unvanın da sektöründe aras kargo şirketinin önemli pazar payına sahip olması nedeniyle araspuantum kart ve araspuantum biçimindeki kullanımlardan dolayı elde edilen gelirin %70’inin “aras” markasından dolayı, %30’unun ise “puantum” markasından dolayı elde edilmiş olduğunun kabul edildiği, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takdiren 47.445,47 TL maddi ile 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin herbir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 3.070,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay