“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : …..FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2014
NUMARASI : 2013/292-2014/93

Taraflar arasında görülen davada …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 28/04/2014 tarih ve 2013/292-2014/93 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 01/12/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. R.. S.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkili şirketin 1855 yılında Almanya’da kurulduğunu ve yazım araçları sektöründe faaliyet gösterdiğini, 1950 yılından bu yana da Türkiye pazarında faaliyet gösteren müvekkiline ait markaların kalite ve güvenilirlikleriyle Dünya çapında tanınmışlık kazandıklarını, bu davanın konusu olan “S… S.. P.. 88” şekil markalı ürünün 2005-2008 yılları arasında Türkiye’de 10 milyonun üzerinde satış başarısı gösterdiğini, ince uçlu keçe kalem olan “S.. S.. P.. 88” markasının biçimi ile özdeşleştiğini ve tüketici nezdinde benimsendiğini, söz konusu ürünün 1989 yılında TPE nezdinde tescil edildiğini, davalının işyerinde müvekkili adına tescilli olan “S.. S.. P.. 88” şekil markalı ürünün aynısı olan ürünleri bulundurduğunu ve satışa sunduğunu, taklit ürünleri işyerinde bulunduran, bunların satış ve pazarlamasını gerçekleştiren ve bunları katalog, afiş, ilan ve benzer araçlar vasıtasıyla teşhir eden davalının bu fiillerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, ayrıca davalının müvekkilinin yukarıda anılan markasını taşıyan ürün ve ürün ambalajı ile iltibas oluşturan “N…” ibareli taklit kalemleri piyasada sattığını, böylece davalının müvekkilinin markasından bedelsiz ve haksız şekilde faydalandığını, davalının açıklanan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabete de yol açtığını ileri sürerek, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, önlenmesine, söz konusu ürünlerin ve bu ürünleri tanıtmaya yarayan her türlü evrakın imalinin, satışının ve dağıtımının durdurulmasına ve bu ürünlerle evraka el konulmasına, 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24.07.2009 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 18.930 TL.’ye yükseltmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, Dairemize ait 21.11.2012 tarihli ilama dayanılarak, davacının 16. sınıfta tescilli “S.. S.. p.. 88+şekil” markalı özgün nitelikteki ürünleri ile davalının satışa sunduğu “N..” markalı ürünlerin, üzerinde yazan markalar hariç, genel görünüş bakımından boyut, renk, doku, ebat ve biçim olarak ayırt edilemeyecek kadar benzerlik taşıdığı, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramadığı, 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesi kapsamında, ele geçirilen ürün adedi, maliyet ve satış fiyatları, ihlalin ağırlığı dikkate alınarak 18.930 TL maddi tazminat talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 18.930 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hüküm özetinin ilanına karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.225,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 03/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 Kaynak-Yargıtay