“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … … 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK

Taraflar arasında görülen davada … … 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/10/2015 tarih ve 2015/151-2015/135 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasını tescil ettirerek kendilerinin tanınır hale getirdiğini, ancak davalının da soy ismini değiştirerek “…” markasını tescil ettirmek suretiyle müvekkiline ait markayı kullandığını ileri sürerek, davalının markayı kullanmaktan men edilmesini, markaya yapılan tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi ile maddi zararlarına karşılık 5.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra tavzih dilekçesi ile maddi tazminat istemini manevi tazminat istemine dönüştürmüştür.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkili adına “…” markasının TPE nezdinde tescilli olduğunu, kullanımlarının davacı markası ile iltibas oluşturmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre; dava, davacıya ait markanın davalı tarafından haksız rekabete yol açacak şekilde kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüzün men’i ve önlenmesi ile tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı ve davalı markalarının aynı sınıflarda tescilli olduğu, davalı taraf markasını tescilli olduğu sınıfta himaye ettiği şekliyle kullanmadığı, davacı markasının esaslı unsuru olan ”…” ibaresini ön plana çıkararak davacı markasıyla iltibas oluşturacak biçimde kullandığı, davacı dava dilekçesinde maddi tazminat isteminde bulunmasına rağmen dilekçeler aşaması ve ön inceleme aşaması geçtikten sonra maddi tazminat talebini manevi tazminat olarak değiştirmiş ise de usulüne uygun sunulmuş bir ıslah dilekçesi bulunmadığı, HMK’nın 141. maddesi uyarınca karşı tarafın açık muvafakati olmadığından talebini değiştiremeyeceği, dolayısıyla manevi tazminat isteminin usulüne uygun açılmadığı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davasında herhangi bir hak düşürücü veya zamanaşımı süresinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı markasına davalı tarafından yapılan tecavüzün tespitine ve men’ine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.


2-Ancak mahkemece, Dairemiz bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde usulüne uygun olarak açılmış bir manevi tazminat davası bulunmadığı gerekçesiyle manevi tazminat istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

Bu durumda karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 7/2 maddesinde ”Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi halinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşılan davalı lehine mahkemece 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7 maddesi uyarınca hükmün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasına bir bent halinde ” Karar tarihine yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 uyarınca 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ” ibaresinin eklenmesi sureti ile kararın davalı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay