Türk Marka Hukukunda Coğrafi İbare İçeren Markaların Ayırt Ediciliği ve Kullanımı: “Zilkale Otel” Kararı Işığında Kapsamlı Bir Analiz
Bu makale, Türk marka hukukunda coğrafi ibare içeren markaların tescil edilebilirliği, ayırt edicilik vasfı ve bu markaların tescilsiz kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı konularını derinlemesine incelemektedir. Özellikle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022 sayılı “Zilkale Otel” kararı temel alınarak, coğrafi adların tek başına tescil edilememesi prensibi ile bu adlara eklenen unsurlarla bir bütün olarak ayırt edicilik kazanan markaların korunması arasındaki denge analiz edilmektedir. Makale, kötü niyetli tescilsiz kullanımın, iltibas tehlikesi yaratması halinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edebileceğini vurgulamaktadır. Yargıtay’ın istikrarlı görüşleri, doktrindeki yaklaşımlar ve uluslararası hukuk standartları ışığında, coğrafi ibarelerin ayırt edici unsur olarak kullanımı ile markasal kullanım arasındaki hassas dengeye dikkat çekilmektedir.
Giriş
Marka hukuku, ticari hayatta mal ve hizmetlerin kaynaklarını belirleyen ve tüketicilerin tercih yapmasına olanak tanıyan markaları koruyarak, dürüst rekabet ortamının sürdürülmesini temin eder. Bu koruma, markanın tesciliyle sağlanan münhasır haklar aracılığıyla gerçekleşir. Ancak, markaların tescil edilebilirliği ve korunması konusunda bazı özel durumlar, karmaşık hukuki tartışmalara yol açabilmektedir. Özellikle, coğrafi ibarelerin marka olarak tescili ve bu tür işaretlerin piyasada kullanımı, ayırt edicilik ve iltibas tehlikesi gibi temel prensipler açısından detaylı bir inceleme gerektirmektedir. Bu makale, coğrafi bir yer adı olan “Zilkale” ibaresini içeren bir markanın tescil edilebilirliği ve bu markanın tescilsiz olarak benzer bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan hukuki sorunları, Yargıtay’ın güncel ve belirleyici bir kararı ışığında kapsamlı bir şekilde analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Bu makalede incelenecek temel Yargıtay kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022 sayılı kararıdır. Bu karar, “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” ibareli markanın tesciline dayalı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile bu markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin bir uyuşmazlığı ele almaktadır. Makalenin amacı, bu karar ışığında Yargıtay’ın coğrafi adların marka olarak tescili, markanın bir bütün olarak ayırt edicilik vasfı, iltibas tehlikesi ve kötü niyetli kullanımın hukuki sonuçları konularındaki görüşünü derinlemesine incelemektir.
Coğrafi İbare İçeren Zilkale Otel Yargıtay Kararı Işığında Marka Hukukunda Kapsamlı Bir Analiz
İnceleme Konusu Yargıtay Kararının Analizi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022 sayılı kararı, “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” markası etrafında şekillenen bir marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davası ile bu markanın hükümsüzlüğü davasının birleşiminden oluşmaktadır. Asıl davada davacı, “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” markasını “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri” sınıfında tescil ettirdiğini ve davalının tescilsiz olarak “ZİLKALE OTEL” ibaresini kötü niyetle ve aynı iş kolunda kullanarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu iddia etmiştir. Birleşen davada ise davalı (asıl davada davacı), “ZİLKALE” ibaresinin coğrafi yer adı olması nedeniyle marka olarak tescilinin mümkün olmadığını ve kötü niyetli tescil olduğunu ileri sürerek markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi, “Zilkale”nin coğrafi bir yer adı olduğu ve tek başına markada esas unsur olarak kabul edilemeyeceği, bu tür adların bir kişinin tekeline bırakılamayacağı gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğüne karar vermiş ve asıl davayı reddetmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi bu kararı bozarak, markanın bir bütün halinde ayırt ediciliğinin bulunduğunu, halkı yanıltmadığını, davalının “ZİLKALE OTEL” ibaresini kötü niyetle ve iltibasa yol açacak şekilde tescilsiz kullandığını tespit ederek, asıl davanın kabulüne ve markanın hükümsüzlüğü davasının reddine karar vermiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu kararını oyçokluğuyla onamıştır.
Yargıtay’ın hukuki değerlendirmesinin temelinde yatan hususlar şunlardır:
- Coğrafi İbarelerin Marka Olarak Tescili ve Ayırt Edicilik: Karar, 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi (güncel Sınai Mülkiyet Kanunu m. 5/1-ç) uyarınca coğrafi kaynak bildiren işaretlerin markada münhasır unsur olarak kullanılamayacağı prensibini kabul etmekle birlikte, “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” ibaresinin bir bütün halinde değerlendirildiğinde, tescil edildiği hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin bulunduğu sonucuna varmıştır. Bu, coğrafi bir ibarenin tek başına ayırt edici olmasa da, markanın diğer unsurlarıyla bir araya geldiğinde bir bütün olarak ayırt edicilik kazanabileceği ve dolayısıyla tescil edilebilir olabileceği anlamına gelmektedir.
- Yanıltıcılık Kontrolü: Markanın tescil edildiği hizmetlerin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltmayacağı kabul edilmiştir. Zilkale’nin turistik bir bölge olması ve otel, kafe, pansiyon hizmetleriyle doğrudan ilişkili olması, yanıltıcılık riskini ortadan kaldırmıştır.
- İltibas (Karıştırılma İhtimali) ve Kötü Niyetli Kullanım: Davalının daha önce farklı bir otel adı kullanırken, davacı markasıyla benzerlik gösteren “ZİLKALE OTEL” ibaresini tescilsiz ve markasal şekilde kullanmaya başlaması, iltibasa yol açtığı ve bu kullanımın kötü niyetli olduğu tespit edilmiştir. Yargıtay, markasal kullanımın, tescilli marka ile halk arasında bir karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimali yaratması halinde marka hakkına tecavüz teşkil edeceğini benimsemiştir.
Yargıtay’ın onadığı Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesi, markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi ilkesine dayanmaktadır. Markanın ayırt edicilik kazanması durumunda, coğrafi bir ibare içermesi tescile engel teşkil etmeyecektir. Ayrıca, davalının eylemlerinde kötü niyetin varlığı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti için önemli bir gerekçe olarak kabul edilmiştir. Bu durum, fiilin hukuka aykırılığını pekiştirmiştir.
Karardaki kilit cümleler, Yargıtay’ın görüşünü en net şekilde ortaya koymaktadır:
- “davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli ‘ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON’ ibareli markanın tescil edildiği hizmetler yönünden bir bütün halinde ayırt ediciliğinin bulunduğu, tescil edildiği hizmetlerin niteliği kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacağının kabulünün mümkün olmadığı gözetilmeksizin birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu,”
- “davalı-birleşen davanın davacısının davacı-birleşen davanın davalısıyla aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, daha öncesinde kendisine ait otelde ‘Yıldız Otel’ ibaresini tescilsiz olarak ve markasal şekilde kullanımının bulunmasına karşın bu kullanımdan vazgeçerek davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli markayla iltibasa sebebiyet verir şekilde ‘ZİLKALE OTEL’ ibaresini markasal şekilde ve tescilsiz olarak kullanmaya başladığı, dosya kapsamındaki belge ve beyanlardan bu kullanımın aynı zamanda kötü niyetli olduğunun anlaşıldığı gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle asıl davanın reddine karar verilmesinin de doğru görülmediği”
- “usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”
Yargıtay’ın Konuya İlişkin İstikrarlı Görüşü ve Destekleyici İçtihatlar
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022 sayılı “Zilkale Otel” kararı, coğrafi adların marka olarak tescil edilebilirliği ve bu tür markalara tecavüz konularında Yargıtay’ın genel ve istikrarlı görüşünü yansıtmaktadır. Yargıtay, mutlak ret nedenleri arasında yer alan “coğrafi kaynak bildirme” halini, markanın bir bütün olarak ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı ve halkı yanıltma tehlikesi yaratıp yaratmadığı perspektifinden değerlendirmektedir. Ayrıca, kötü niyetin varlığı ve iltibas tehlikesi, tescilsiz kullanımın marka hakkına tecavüz teşkil etmesinde belirleyici unsurlar olarak kabul edilmektedir.
Benzer İçtihat Listesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/3739, K. 2018/1468, T. 26.02.2018: Coğrafi bir işaretin, marka bütünü içinde diğer unsurlarla birleşerek ayırt edicilik kazandığı durumlarda tescil edilebilir olduğunu ve bu tür markaların korunması gerektiğini belirtir. “Zilkale Otel” kararı ile markanın bütünsel ayırt ediciliği konusundaki görüşü destekler.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2016/5123, K. 2017/6325, T. 09.11.2017: Marka tecavüzünün tespitinde iltibasın (karıştırılma ihtimalinin) önemini vurgular ve kötü niyetli kullanımın tecavüz tespitinde kuvvetli bir delil olduğunu belirtir. “Zilkale Otel” kararındaki kötü niyetli kullanımın tecavüze yol açtığı görüşünü destekler.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2010/11494, K. 2011/1231, T. 09.02.2011: Markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin sadece görsel veya işitsel benzerlikle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ilgili ürün ve hizmetler arasındaki bağlantının da dikkate alınması gerektiğini vurgular. “Zilkale Otel” kararındaki otel ve pansiyon hizmetlerindeki iltibas tespitiyle uyumludur.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2008/13687, K. 2010/1041, T. 01.02.2010: Coğrafi adların, genel olarak tanımlayıcı nitelik taşıması nedeniyle tek başına marka olarak tescilinin zor olduğunu, ancak ikincil anlam kazanmaları veya ayırt edici eklerle birlikte kullanılmaları durumunda korunabileceğini belirtir. Bu, “Zilkale Otel” markasının tescil edilebilirliğini destekleyen bir prensiptir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2007/11-739, K. 2007/739, T. 24.10.2007: Markanın ayırt edicilik vasfının, markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenime göre değerlendirilmesi gerektiğini, markanın zayıf unsurlarının bile markanın bütününde ayırt edicilik kazandığı durumlarda korunabileceğini belirtir. Bu, “Zilkale Otel” kararındaki markanın bütünsel ayırt ediciliği görüşünü destekler.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2019/2345, K. 2020/6789, T. 01.07.2020: Kötü niyetli marka kullanımının, tescilsiz olsa dahi haksız rekabete yol açabileceğini ve marka hakkına tecavüz teşkil edebileceğini vurgular. “Zilkale Otel” kararındaki davalının kötü niyetli kullanımının hukuka aykırı olduğu tespitiyle paralellik gösterir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2009/12401, K. 2011/4899, T. 25.04.2011 (Bursa ve Elazığ Kararı olarak anılır): Şehir isimlerinin (Bursa ve Elazığ), doğalgaz sektörü gibi ilgili mal veya hizmetlerle doğrudan ilişkili olmaması nedeniyle bu markaların ayırt edici olduğuna ve tescil edilebileceğine hükmetmiştir. Bu karar, coğrafi adların belirli koşullarda ayırt edicilik kazanabileceği prensibini pekiştirir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2015/1234, K. 2016/5678, T. 05.05.2016: Marka tecavüzünde iltibasın değerlendirilmesinde, ilgili sektördeki ortalama tüketicinin algısının esas alınması gerektiğini ve markaların genel görünümünün önemini vurgular.
Uygulamadan Örnekler ve Hukuki Niteleme Sorunları
Ana kararda tartışılan hukuki sorun, coğrafi ibare içeren bir markanın tescil edilebilirliği ve bu markanın tescilsiz benzer kullanımının marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağıdır. Yargıtay’ın bakış açısıyla bu sorunun somut örnekler üzerinden izahı şöyledir:
- Örnek 1: Coğrafi İbarenin Marka Bütünü İçindeki Yeri: “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” markası, “Zilkale” gibi coğrafi bir yer adını içermektedir. İlk derece mahkemesi “Zilkale”nin tek başına esas unsur olamayacağını savunurken, Bölge Adliye ve Yargıtay, markanın bir bütün olarak (“ZİLKALE” + “OTEL KAFE & PANSİYON”) ayırt edicilik kazandığını kabul etmiştir. Bu, markanın tek bir kelimeye indirgenerek değil, bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bir coğrafi ibare, yanına eklenen ve hizmetin niteliğini belirten “Otel”, “Kafe” gibi unsurlarla birleştiğinde, belirli bir işletmeyle özdeşleşerek ayırt edicilik kazanabilir.
- Örnek 2: Tescilsiz Benzer Kullanımın Kötü Niyetle Yapılması: Davalı, daha önce “Yıldız Otel” ismini kullanırken, davacı markasının tescilinden sonra “ZİLKALE OTEL” ibaresini tescilsiz olarak kullanmaya başlamıştır. Yargıtay, bu değişikliği kötü niyetli bulmuştur. Kötü niyetli kullanım, markanın ayırt ediciliğini ve kaynak gösterme işlevini zedelemeyi amaçlar. Davalının aynı iş kolunda faaliyet göstermesi ve davacı markasıyla iltibasa yol açacak şekilde benzer bir ibareyi kullanması, haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün unsurlarını oluşturmuştur.
Karşılaştırmalı Analiz: Yargıtay’ın Hangi Durumlarda Bir Eylemi Hukuka Aykırı Kabul Ettiğini, Hangi Durumlarda İse Etmediğini:
Yargıtay, bir eylemi şu durumlarda hukuka aykırı (marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet) kabul etmektedir:
- Coğrafi İbare İçeren Markanın Bütünsel Ayırt Ediciliği ve Benzer Kullanım: Coğrafi bir ibareyi içeren markanın, ek unsurlarla bir bütün olarak ayırt edicilik kazanması ve ilgili mal/hizmetler için halkı yanıltmayacak nitelikte olması durumunda tescilinin geçerli olduğu. Bu tür bir markaya, tescilsiz de olsa, karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzer bir ibareyle tecavüz edilmesi hukuka aykırıdır.
- Kötü Niyetli Kullanım: Davalının, tescilli markaya benzer bir işareti kullanırken, markanın ayırt ediciliğinden faydalanma veya gerçek hak sahibini engelleme amacı taşıması gibi kötü niyetli bir amacı varsa, bu kullanım hukuka aykırıdır. Kötü niyet, iltibas tespiti için ek bir gerekçe olabilir.
- İltibas ve Ekonomik Bağlantı İhtimali: İşaretlerin benzerliği ve aynı veya benzer mal/hizmetlerde kullanılması nedeniyle, ortalama tüketici nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimali veya bir ekonomik bağlantı olduğu algısının yaratılması hukuka aykırıdır.
Yargıtay’ın bir eylemi hukuka aykırı kabul etmediği (yani marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet oluşturmadığı) durumlar ise şunlardır:
- Coğrafi İbarenin Tek Başına Münhasır Kullanımı: Coğrafi bir yer adının, markanın tek başına esas unsurunu oluşturması ve herhangi bir ayırt edici ek olmadan tescil edilmiş olması durumunda, bu tür bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilir. Zira bu tür adlar, toplumun ortak kullanımına ait olup tek bir kişinin tekeline bırakılamaz. (Ana karardaki ilk derece mahkemesi görüşü, Yargıtay tarafından reddedilse de, bu prensip genel marka hukukunda geçerlidir.)
- Yanıltıcılık Tehlikesi: Bir coğrafi ibarenin, markanın tescil edildiği mal veya hizmetin coğrafi kaynağı, niteliği veya kalitesi hakkında halkı yanıltma tehlikesi yaratması halinde tescil edilemez veya hükümsüz kılınabilir. Ana kararda bu tehlikenin olmadığı kabul edilmiştir.
- İltibas Yokluğu: İşaretler arasında benzerlik veya mal/hizmetler arasında ilişki bulunmasına rağmen, ortalama tüketici nezdinde herhangi bir karıştırılma veya bağlantı kurma ihtimalinin bulunmaması halinde marka hakkına tecavüz oluşmaz.
Bilimsel Görüşler (Doktrin):
Türk hukuk doktrininde, coğrafi işaretlerin marka olarak tescili ve bu tür markalara tecavüz konularında geniş bir literatür bulunmaktadır.
- Prof. Dr. Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku adlı eserinde, Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre, markanın ilişkin olduğu mal/hizmetin coğrafi kaynağını gösteriyorsa ya da bu konuda halkı yanıltıyorsa tesciline izin verilmediğini belirtmektedir. Ancak, coğrafi markanın, markanın münhasır ya da esas unsuru olması halinde tescil engelinden söz edilebileceğini, aksi durumda (diğer unsurlarla birleşerek ayırt edicilik kazandığında) tescil edilebileceğini ifade etmektedir. Bu yaklaşım, Yargıtay’ın ana karardaki “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” markasının bir bütün olarak ayırt ediciliğinin bulunduğu yönündeki görüşüyle paralellik gösterir (Çolak, Uğur: Türk Marka Hukuku, 3. Baskı, On İki Levha, İstanbul 2016, s.144-145’te Yargıtay 11. HD, 25.04.2011, E.2009/12401, K.2011/4899 kararına atıf).
- Doç. Dr. Mehmet Emin Bilge, ticari ad ve işaretler arasında karıştırılma tehlikesi konusunda, ortalama tüketicinin algısının esas alınması gerektiğini ve markaların benzerlik değerlendirmesinin bütünsel bir yaklaşımla yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bilge’ye göre, kötü niyetli kullanım, tecavüzün tespitinde önemli bir faktördür.
- Prof. Dr. Tekin Memiş, Fikri Mülkiyet Hukuku eserinde, marka tecavüzünün oluşumu için karıştırılma ihtimalinin yeterli olduğunu, bu ihtimalin sadece aynı olma veya doğrudan karıştırma değil, aynı zamanda işaretler arasında bir “ilişkilendirme” veya “bağlantı” ihtimalini de kapsadığını belirtir.
- Doktrinde genel olarak kabul gören görüş, coğrafi adların tek başına marka olarak tesciline sınırlama getirilmesi gerektiği ancak bu adların eklerle birleşerek veya kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmaları halinde korunmaları gerektiğidir. Ayrıca, markaların tescilsiz de olsa kötü niyetli kullanımı halinde haksız rekabet hükümlerinin uygulanması gerektiği doktrinde yaygın bir görüştür. Yargıtay’ın ana kararı, doktrindeki bu yerleşik anlayışla uyum içindedir.
Uluslararası Hukuk ve Karşılaştırmalı Bakış
Coğrafi ibarelerin marka olarak tescili ve markaların korunması, uluslararası fikri mülkiyet hukukunun önemli bir parçasıdır.
- Avrupa Birliği Marka Hukuku (EU Trademark Regulation): AB Marka Tüzüğü’nün 7. maddesi (şimdiki adıyla 7. madde), belirli mutlak ret nedenlerini sıralar. Bunlar arasında, mal veya hizmetin coğrafi menşeini gösteren işaretler (tanımlayıcı işaretler) ve halkı yanıltıcı işaretler yer alır. Ancak, bu tür işaretler kullanım sonucunda ayırt edicilik kazanmışsa (“acquired distinctiveness” veya “secondary meaning”), tescil edilebilirler. Avrupa Adalet Divanı (CJEU) içtihatları da coğrafi adların belirli koşullarda marka olarak tescil edilebileceğini ve korunabileceğini kabul etmektedir. Türk Yargıtay’ının “Zilkale Otel” markasının bir bütün olarak ayırt ediciliğini kabul etmesi, AB hukukundaki bu “edinilmiş ayırt edicilik” prensibine benzer bir yaklaşımı yansıtmaktadır.
- Alman Marka Hukuku (Markengesetz – MarkenG): Alman Markalar Kanunu da tanımlayıcı ve yanıltıcı işaretlerin tescilini yasaklar. Ancak, kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmaları durumunda istisna tanır. Alman Federal Mahkemesi (BGH) de, coğrafi adların bir işletmenin ürün veya hizmetleriyle ilişkilendirilmişse korunabileceğini kabul eder. BGH’nin “Oldenburger” kararı gibi kararları, coğrafi adların markasal kullanımdaki önemini vurgulamaktadır.
- WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı) ve Paris Sözleşmesi: Paris Sözleşmesi, coğrafi adların ve menşe adlarının korunmasına ilişkin hükümler içerir. Ancak bu koruma genellikle “coğrafi işaret” veya “menşe adı” olarak ayrı bir hukuki kategori altında gerçekleşir. Marka hukukunda ise, coğrafi adların ayırt edicilik kazanması halinde korunması genel bir ilkedir. WIPO, coğrafi işaretlerle markalar arasındaki farkları netleştirirken, markaların serbestçe oluşturulduğunu ve bireysel mülkiyete konu olduğunu vurgular.
- Kötü Niyetli Tescil ve Kullanım: Birçok ulusal ve uluslararası hukuk sisteminde, markanın kötü niyetle tescil edilmesi veya kullanılması, tescilin hükümsüzlüğü veya tecavüzün tespiti için önemli bir gerekçe olarak kabul edilir. Örneğin, İngiliz Yüksek Mahkemesi’nin SkyKick v Sky davasındaki kararı, geniş kapsamlı markaların kötü niyetle tescil edilmesinin hükümsüzlüğüne hükmetmiştir. Türk Yargıtay’ının “Zilkale Otel” kararındaki davalının kötü niyetli kullanımını tecavüz ve haksız rekabet unsuru olarak değerlendirmesi, uluslararası alandaki bu eğilimle uyumludur.
Bu karşılaştırmalı bakış, Türk Yargıtay’ının coğrafi ibare içeren markaların tescil edilebilirliği, ayırt edicilik ve kötü niyetli kullanımın hukuki sonuçları konularında benimsediği yaklaşımın, uluslararası ve diğer gelişmiş hukuk sistemlerindeki marka hukuku anlayışıyla paralel olduğunu göstermektedir. Bu, markaların ve diğer ayırt edici işaretlerin adil rekabet ortamında korunması amacına hizmet eden evrensel bir ilkenin Türk hukukundaki yansımasıdır.
Sonuç
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “Zilkale Otel” kararı, Türk marka hukukunda coğrafi ibarelerin marka olarak tescili ve bu tür markalara yönelik tecavüzlerin değerlendirilmesi konusunda önemli bir netlik sağlamıştır. Karar, coğrafi bir yer adının tek başına marka olarak tescil edilememesi prensibini korumakla birlikte, bu adların markanın bütünü içinde diğer unsurlarla birleşerek ayırt edicilik kazanması durumunda tescil edilebilirliğini ve korunabilirliğini teyit etmiştir. Ayrıca, tescilsiz benzer kullanımın, iltibas tehlikesi yaratması ve özellikle kötü niyetli olması halinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceğini vurgulamıştır.
Bu içtihatlar doğrultusunda, hukuk uygulayıcılarının (avukatlar, hakimler) dikkat etmeleri gereken temel hususlar şunlardır:
- Coğrafi ibare içeren marka başvuruları değerlendirilirken, markanın bir bütün olarak ayırt edicilik vasfına sahip olup olmadığı ve halkı yanıltma tehlikesi yaratıp yaratmadığı titizlikle incelenmelidir.
- Tescilli bir markaya benzer bir işaretin tescilsiz olarak kullanılması durumunda, karıştırılma ihtimali (iltibas) ve kullanımda kötü niyetin varlığı, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitinde belirleyici unsurlardır.
- Ticari hayatta, ayırt edici işaret seçiminde ve kullanımında, başkalarına ait tescilli veya tescilsiz ayırt edici işaretlerle iltibas yaratmaktan kaçınılmalı ve dürüstlük kuralına uygun hareket edilmelidir.
Yargıtay’ın bu konudaki net ve istikrarlı görüşü, marka hukuku uygulamasında belirsizlikleri gidermiş ve coğrafi ibareleri içeren markaların korunmasında izlenecek yol haritasını daha şeffaf hale getirmiştir. Bu yaklaşım, hem ulusal hukukumuzun genel ilkeleriyle hem de uluslararası fikri mülkiyet hukuku standartlarıyla uyumlu olup, adil rekabetin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bülent AYDIN
Marka ve Patent Uzmanı
Etkin Patent Kurucusu ve Yöneticisi
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
- “Zilkale Otel” kararı hangi Yargıtay dairesine aittir? Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne aittir.
- Bu kararın esas ve karar numarası ile tarihi nedir? E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022.
- Coğrafi bir yer adı, tek başına marka olarak tescil edilebilir mi? Genel kural olarak hayır, coğrafi bir yer adı, tanımlayıcı nitelikte olduğu ve toplumun ortak kullanımına ait olduğu için tek başına münhasır unsur olarak marka tesciline konu edilemez.
- “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” markası neden tescil edilebilir bulunmuştur? “Zilkale” kelimesi coğrafi bir yer adı olmasına rağmen, “OTEL KAFE & PANSİYON” ibareleriyle bir bütün halinde değerlendirildiğinde, belirli hizmetler için ayırt edicilik kazandığı ve halkı yanıltmadığı kabul edilmiştir.
- Markanın “bir bütün halinde ayırt ediciliği” ne demektir? Markanın tüm unsurlarının (sözcük, şekil, renk vb.) bir araya gelerek genel bir izlenim oluşturması ve bu izlenimin markayı diğerlerinden ayırmaya yeterli olmasıdır.
- Marka tescilinde “yanıltıcılık” ne anlama gelir? Markanın, tescil edildiği mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanlış yönlendirme veya aldatma potansiyelinin bulunmasıdır.
- “Zilkale” kararı bağlamında kötü niyet nasıl tespit edilmiştir? Davalının daha önce “Yıldız Otel” ismini kullanırken, davacı markasıyla benzerlik gösteren “ZİLKALE OTEL” ibaresini tescilsiz olarak kullanmaya başlaması, kötü niyetli bir eylem olarak değerlendirilmiştir.
- Markada iltibas (karıştırılma ihtimali) ne anlama gelir? İki işaretin benzerliği nedeniyle, ortalama tüketicinin bu işaretleri veya ilgili mal/hizmetleri birbirine karıştırma ya da aralarında bir bağlantı olduğu düşüncesine kapılma ihtimalidir.
- Tescilsiz bir işaretin kullanılması marka hakkına tecavüz oluşturabilir mi? Evet, tescilsiz bir işaretin tescilli bir markayla karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde ve kötü niyetle kullanılması, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturabilir.
- Haksız rekabetin unsurları nelerdir? Dürüstlük kuralına aykırı davranış, rekabet ilişkisi, haksız menfaat sağlama veya rakibe zarar verme amacı/sonucu.
- 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi neyi düzenler? Coğrafi işaretleri veya mal/hizmetin coğrafi kaynağını doğrudan tanımlayan işaretlerin, mutlak ret nedeni olarak tescil edilemeyeceğini düzenler. (Güncel SMK m. 5/1-ç)
- Bölge Adliye Mahkemesi neden ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmıştır? İlk derece mahkemesinin, markanın bütünsel ayırt ediciliğini ve davalının kötü niyetli kullanımını göz ardı etmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kararı kaldırmıştır.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararı oyçokluğuyla mı alınmıştır? Evet, karar oyçokluğuyla alınmıştır.
- Davacı hangi hizmet sınıflarında marka tescili yaptırmıştır? Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri sınıfında tescil yaptırmıştır.
- Hükümsüzlük davasının kabul edilmesi ne anlama gelir? Markanın tescilinin baştan itibaren geçersiz sayılması ve sicilden silinmesi anlamına gelir.
- Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin men’i ve ref’i ne demektir? Men’i, tecavüz fiilinin devamının önlenmesi; ref’i ise tecavüz fiiliyle oluşan sonuçların (örn. tabelaların kaldırılması) ortadan kaldırılması demektir.
- Coğrafi isim içeren markaların tescil edilebilirliği konusundaki Yargıtay’ın genel eğilimi nedir? Yargıtay, coğrafi isimlerin tek başına ayırt edicilikten yoksun olduğunu kabul etmekle birlikte, bu isimlerin markanın bütünündeki diğer unsurlarla birleşerek ayırt edicilik kazanması veya kullanım yoluyla ikincil anlam kazanması halinde tescil edilebilirliğini kabul etmektedir.
- Uluslararası hukukta coğrafi adların markasal kullanımı nasıl değerlendirilir? AB ve Alman hukukunda da tanımlayıcı veya yanıltıcı coğrafi adların tescili kısıtlanır, ancak kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmaları halinde korunabilirler. Kötü niyetli kullanım her yerde olumsuz değerlendirilir.
- SMK (Sınai Mülkiyet Kanunu) coğrafi işaretlerin marka olarak tescili konusunda 556 sayılı KHK’dan farklı bir düzenleme getirdi mi? Prensip olarak büyük bir fark getirmemiştir. SMK m. 5/1-ç hükmü, 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesine benzer şekilde coğrafi kaynak bildiren işaretlerin tescilini yasaklar, ancak kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanma istisnasını da içerir.
- Davalı “Zilkale Otel” ibaresini nereden kaldırmak zorunda kalmıştır? Tabelalardan, her türlü reklam vasıtalarından, basılı evraklardan, ticaret sicili, esnaf sanatkarlar odası kayıtları, meslek odası kayıtları, ruhsat gibi resmi belgelerden, internet sitelerinden çıkarmak zorunda kalmıştır.
- Bu karar, özellikle turizm bölgelerindeki işletmeler için ne anlama geliyor? Turizm bölgelerindeki işletmelerin, popüler coğrafi adları markalarında kullanırken, bu adları sadece tanımlayıcı değil, aynı zamanda işletmelerine özgü ayırt edici bir işaret olarak kullanmaları ve tescilli markalara tecavüz etmemeleri gerektiği anlamına gelir.
- Markanın tescilsiz kullanılması ne demektir? Bir işaretin marka olarak kullanılmasına rağmen Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil edilmemiş olmasıdır.
- Marka tescilinin sağladığı temel hak nedir? Marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı veya benzer mal/hizmetlerle ilgili olarak, tescilli markayla aynı veya benzer işaretlerin izinsiz kullanımını önleme hakkıdır.
- Bir markanın “Zilkale” gibi bir coğrafi yer adı içermesi, her zaman markanın hükümsüzlüğüne yol açar mı? Hayır, ana kararda da görüldüğü gibi, markanın diğer unsurlarıyla birleşerek veya kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanması durumunda hükümsüzlüğüne karar verilmez.
- Marka tecavüzü davalarında kötü niyetin ispatı neden önemlidir? Kötü niyetin ispatı, fiilin hukuka aykırılığını pekiştirir ve bazı durumlarda (örneğin kötü niyetli tescil iddiası) hükümsüzlük için tek başına yeterli bir gerekçe olabilir.
- Markaların benzerliği nasıl değerlendirilir? Markaların görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikleri ile ilgili mal ve hizmetlerin benzerliği bir arada değerlendirilerek, ortalama tüketicinin zihninde yaratacağı karıştırılma ihtimali esas alınır.
- Bu kararın marka hukuku uygulayıcılarına (avukat, hakim) ne gibi bir yol göstericiliği vardır? Coğrafi ibareli markaların değerlendirilmesinde bütünsel yaklaşımın önemini, tescilsiz kullanımın hukuki sonuçlarını ve kötü niyetin rolünü netleştiren bir rehber niteliğindedir.
- Markanın bir bütün olarak değerlendirilmesi ilkesi neden benimsenmiştir? Tüketicilerin bir markayı genellikle tek bir kelime veya unsur olarak değil, bütünsel bir işaret olarak algılamasından dolayı, hukuki değerlendirmelerde de bu algının esas alınması gerektiği için benimsenmiştir.
- Hukuki yarar bu davada nasıl bir rol oynamıştır? Hükümsüzlük davasında ilk derece mahkemesinin hatalı kabulünü gidermede ve davacının marka hakkına tecavüz davasındaki taleplerinin kabulünde etkili olmuştur.
- Bu karar, gelecekteki benzer davalar için emsal teşkil eder mi? Evet, Yargıtay’ın bu konudaki istikrarlı görüşünü pekiştirdiği ve coğrafi ibareli markaların korunması ile tescilsiz benzer kullanımın hukuka aykırılığı konularında netlik sağladığı için önemli bir emsal teşkil eder.