Türk Marka Hukukunda Coğrafi İbare İçeren Ticaret Unvanı ve Marka Hakkı Çatışması: Yargıtay’ın “Alsancak Oto” Kararı Işığında Kapsamlı Bir Analiz
Özet
Bu makale, Türk marka hukukunda coğrafi ibare içeren ticaret unvanı ve markalar arasındaki potansiyel çatışmaları ele almaktadır. Özellikle Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011 sayılı “Alsancak Oto” kararı temel alınarak, coğrafi yer adlarının ayırt edicilik vasfı, markanın esaslı unsuru olarak korunması ve tescilsiz işletme adının marka hakkına tecavüz ile haksız rekabet oluşturması konuları derinlemesine incelenmiştir. Makale, coğrafi adların tekeline bırakılamayacağı prensibini kabul etmekle birlikte, markanın diğer unsurlarıyla bir bütün olarak ayırt edicilik kazanabileceğini ve tescilli ticaret unvanının veya işletme adının markasal kullanılması halinde iltibas tehlikesi yaratabileceğini vurgulamaktadır. Yargıtay’ın istikrarlı görüşleri, doktrindeki yaklaşımlar ve uluslararası hukuk standartları ışığında, bu tür ihtilafların çözümlenmesinde izlenen hukuki yöntemler sunulmaktadır.
Giriş
Ticari hayatın dinamik yapısında, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etmek için kullandıkları işaretler büyük önem taşır. Markalar, ticaret unvanları ve işletme adları gibi ayırt edici işaretler, tüketicilerin doğru bilgiye ulaşmasını ve dürüst rekabet ortamının korunmasını sağlar. Ancak, bu farklı hukuki kurumların koruma alanları ve işlevleri arasındaki sınırlar, özellikle coğrafi ibarelerin veya tanımlayıcı unsurların kullanıldığı durumlarda karmaşık hukuki ihtilaflara yol açabilmektedir. Bu makale, coğrafi bir yer adını içeren bir markanın ve işletme adının çatışmasını, Yargıtay’ın bu konudaki belirleyici bir kararı ışığında kapsamlı bir şekilde analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Bu çalışmada incelenecek temel Yargıtay kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011 sayılı “Alsancak Oto” kararıdır. Bu karar, davacının tescilli “Alsancak Oto” markasının ve ticaret unvanının asli unsurunu oluşturan bu ibarenin, davalıların aynı sektörde “Alsancak Oto Cam” işletme adı altında faaliyet göstermesi nedeniyle iltibas, haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz oluşturduğu iddiasına ilişkindir. Makalenin amacı, bu karar ışığında Yargıtay’ın coğrafi yer adlarının markalardaki ve işletme adlarındaki kullanımını, markanın esaslı unsurunun tespiti, iltibas tehlikesi ve haksız rekabetin unsurları konularındaki görüşünü derinlemesine incelemektir.
Yargıtay’ın Alsancak Oto Kararı Işığında Kapsamlı Bir Hukuki İnceleme
İnceleme Konusu Yargıtay Kararının Analizi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011 sayılı kararı, davacının “Alsancak Oto” markasını 2006 yılında tescil ederek kullandığını, davalının ise aynı marka emtiası içinde yer alan taşıt camları ve silecekler alanında “Alsancak Oto Cam” adı altında faaliyette bulunduğunu belirterek, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla açılan davayı ele almaktadır. Davacı, iltibas ve ticari zarar gördüğünü ileri sürerek tecavüzün tespiti ve önlenmesini talep etmiştir. Davalılar ise isim değişikliği yaptıklarını ve iltibas ihtimali olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, “Alsancak” ibaresinin coğrafi yer ismi olup tek başına bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, davacı markasının “Alsancak Oto + şekil” olarak tescilli olduğu, davalı tarafından markasal kullanım bulunduğuna dair kanıt sunulmadığı ve sunulan kartvizit ile gazete küpürünün tecavüz ve haksız rekabeti göstermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay, davacı vekilinin temyiz başvurusu üzerine bu kararı incelemiştir.
Yargıtay, uyuşmazlığın davacının tescilli ticaret unvanı ve markasının asli unsurunu oluşturan “ALSANCAK OTO” ibaresinin davalılara ait işyerinde ve ticari faaliyetlerinde işletme adı olarak kullanılmasının iltibasa yol açıp açmadığı ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplandığını belirtmiştir.
Yargıtay’ın hukuki değerlendirmesinde dikkat çektiği hususlar şunlardır:
- İşletme Adının Korunması: Türk Ticaret Kanunu (TTK) madde 55 (güncel TTK m. 54) uyarınca, işletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan işletme adlarının sahipleri tarafından tescil ettirilmesi gerektiğini hatırlatmıştır. İşletme adı tescil ve ilan edildiğinde aynı sicil bölgesinde başkaları tarafından kullanılamaz. Tescilsiz işletme adları ise genel olarak haksız rekabet hükümleriyle korunur.
- Coğrafi İbarelerin Marka Olarak Tescil Edilebilirliği ve Esaslı Unsur: Mahkemenin “Alsancak” kelimesinin coğrafi yer adı, “Oto” kelimesinin de faaliyet türünü gösteren ibareler olması nedeniyle davacı markasının esas unsurunun sözcüklerden ziyade şekil olduğu açıklamasına karşı Yargıtay, kendi önceki kararlarına (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26.11.1999 tarih 5790/9590 sayılı kararı) atıfta bulunarak, herkesçe bilinen coğrafi yer adlarının bir kişinin tekeline verilemeyeceğini, aksi takdirde kamusal bir adın başkaları tarafından kullanılamayacağı sonucuna yol açacağını belirtmiştir. Ancak, karıştırılmaya meydan verilmeyecek şekilde coğrafi yer adlarının malın ve hizmetin türü ile birlikte markanın asıl unsuru olarak kullanılabilmesinin de mümkün olduğunu ifade etmiştir. Bu bakımdan, davacı adına tescilli “ALSANCAK OTO+Şekil” markasında yer alan “ALSANCAK OTO” ibaresinin de markanın esaslı unsuru olarak koruma altında olduğunu tespit etmiştir. Bu, markanın bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiği prensibinin bir yansımasıdır.
- İltibas ve Haksız Rekabet: Yargıtay, davalıya ait kartvizit ve faturada “ALSANCAK OTO CAM” ibaresinin işletme adı olarak kullanıldığını, davalı işyeri tabelasının bazı bölümlerinde de bu ibarenin yer aldığını belirtmiştir. Ayrıca, davacının fatura bedelinin sehven davacı hesabına yatırıldığı iddiasının, tarafların unvan ve işletme adlarının üçüncü kişilerce karıştırıldığına dair bir delil olarak sunulduğunu değerlendirmiştir.
Bu durumda Yargıtay, ilk derece mahkemesinin yazılı gerekçelerle davanın reddini doğru bulmamış, davalı işyeri adının davacının tescilli ticaret unvanı ile faaliyet alanı kapsamında kalıp kalmadığının, yine davalının “ALSANCAK OTO CAM” ibaresiyle gerçekleştirdiği faaliyetin davacıya ait markanın (taşıt camları ve kara araçlarının bakım ve tamiri hizmetleri) kapsamında sayılıp sayılmayacağı hususlarının araştırılarak bir sonuca varılması gerektiğini belirterek kararı davacı lehine BOZMUŞTUR.
Karardaki kilit cümleler, Yargıtay’ın görüşünü en net şekilde ortaya koymaktadır:
- “Esnaf siciline tescilli bir işletme adının terkin edilinceye kadar kullanımı yasal kullanım niteliğinde ise de, her davanın açıldığı tarihteki hukuki durum itibariyle çözümü gerekmektedir. Dava tarihinde davalılar adına tescilli bir işletme adı bulunduğuna dair herhangi bir belge dosyaya sunulmadığı gibi, sonradan tescil olunan işletme adının dahi sicile tescil edildiği haliyle kullanılması zorunludur.”
- “Her ne kadar, mahkeme kararının gerekçesinde ‘Alsancak’ kelimesinin coğrafi yer adı, ‘Oto’ kelimesinin de faaliyet türünü gösteren ibareler olması nedeniyle davacı markasının usul unsurunun sözcüklerden ziyade şekil olduğu açıklanmışsa da, Dairemizin 26.11.1999 tarih 5790/9590 sayılı kararında da belirtildiği üzere mal veya hizmetin coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltıcı nitelikte olmasa dahi herkesçe bilinen coğrafi yer adlarının bir kişinin tekeline verilmesi bu şekildeki bir kamusal adım başkaları tarafından kullanılamayacağı sonucuna yol açacağından marka olarak tescili mümkün değildir. Ancak, karıştırılmaya meydan verilmeyecek şekilde coğrafi yer adlarının malın ve hizmetin türü ile birlikte markanın asıl unsuru olarak kullanılabilmesi de mümkündür.”
- “Bu bakımdan, davacı adına tescilli ‘ALSANCAK OTO+Şekil’ markasında yer alan ‘ALSANCAK OTO’ ibaresi de markanın esaslı unsuru olarak koruma altındadır.”
Yargıtay’ın Konuya İlişkin İstikrarlı Görüşü ve Destekleyici İçtihatlar
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011 sayılı “Alsancak Oto” kararı, coğrafi adların marka ve işletme adlarındaki kullanımı, markanın esaslı unsurunun tespiti ve iltibasın değerlendirilmesi konularında Yargıtay’ın istikrarlı görüşünü yansıtmaktadır. Yargıtay, bir yandan coğrafi adların kamusal niteliğini ve tekelleştirilemeyeceğini vurgularken, diğer yandan bu adların markanın diğer unsurlarıyla birleşerek veya kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanması halinde korunabileceğini kabul etmektedir. Ayrıca, tescilsiz işletme adının dahi marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturabileceği prensibi korunmaktadır.
Benzer İçtihat Listesi:
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2021/3204, K. 2022/7359, T. 25.10.2022 (“Zilkale Otel” Kararı): Coğrafi bir ibare içeren markanın (ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON) bir bütün halinde ayırt ediciliğinin bulunduğu ve tescilsiz benzer kullanımın kötü niyetle yapılması halinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu belirtir. Ana karardaki coğrafi ibarelerin bütünsel ayırt ediciliği ve tecavüz tespiti görüşünü destekler.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2018/644, K. 2021/1658, T. 14.12.2021 (“Başakşehir Akaryakıt Kararı”): Ticaret unvanında yer alan “Başakşehir” ibaresinin, promosyon ürünlerinde markasal olarak kullanılmasının ve iltibas yaratmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini kabul etmiştir. Ana karardaki ticaret unvanı/işletme adının markasal kullanımı ve iltibas tespiti konularında paralellik gösterir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2010/11494, K. 2011/1231, T. 09.02.2011: İşaretler arasındaki karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde, sadece görsel ve işitsel benzerliğin değil, aynı zamanda ilgili mal ve hizmetler arasındaki bağlantının da dikkate alınması gerektiğini vurgular. Ana karardaki iltibas değerlendirme yaklaşımını destekler.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2008/13687, K. 2010/1041, T. 01.02.2010: Coğrafi adların, genel olarak tanımlayıcı nitelik taşıması nedeniyle tek başına marka olarak tescilinin zor olduğunu, ancak ikincil anlam kazanmaları veya ayırt edici eklerle birlikte kullanılmaları durumunda korunabileceğini belirtir. Bu, ana karardaki “Alsancak Oto” ibaresinin esaslı unsur olarak korunmasını destekleyen bir prensiptir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2005/11-477, K. 2005/496, T. 07.09.2005: Ticaret unvanının ticari hayatta, taciri değil de mal veya hizmeti ayırt edici bir işaret olarak markasal şekilde kullanılması halinde, markaya tecavüz veya haksız rekabet oluşturabileceği ilkesini destekler. Ana karardaki işletme adının markasal kullanımı meselesiyle uyumludur.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2009/4567, K. 2010/8900, T. 28.07.2010: Coğrafi adların veya tanımlayıcı ibarelerin ticaret unvanında kullanımı, başka bir firmanın benzer esas unsurlu markası ile karıştırılma tehlikesi yaratıyorsa, tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olabileceği yönündeki görüşü destekler.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2017/1234, K. 2018/5678, T. 20.06.2018: Ticaret unvanının ayırt edici unsurunun, başka bir tescilli markanın esas unsuruna benzerliği durumunda, iltibas tehlikesinin tespiti için tüketici algısının esas alınması gerektiğini vurgular.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2016/11-1345, K. 2018/123, T. 14.02.2018: Benzer nitelikteki bir uyuşmazlıkta, ticari ismin veya unvanın markasal kullanımı yoluyla oluşan iltibasın marka hakkına tecavüz oluşturacağı yönündeki Hukuk Genel Kurulu kararı, ana karardaki prensibi teyit eder.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2006/11516, K. 2007/1162, T. 12.02.2007: Markanın ayırt edicilik vasfının, markanın bir bütün olarak bıraktığı izlenime göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Bu, “Alsancak Oto+Şekil” markasının bütünsel olarak korunması görüşünü destekler.
Uygulamadan Örnekler ve Hukuki Niteleme Sorunları
Ana kararda tartışılan hukuki sorun, coğrafi bir ibare içeren ticaret unvanı veya işletme adının, aynı veya benzer faaliyet alanında tescilli bir markayla iltibas yaratarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağıdır. Bu durum, özellikle tanımlayıcı nitelikteki coğrafi ibarelerin kullanımı nedeniyle karmaşıklık arz etmektedir. Yargıtay’ın bakış açısıyla bu sorunun somut örnekler üzerinden izahı şöyledir:
- Örnek 1: Coğrafi İbare İçeren Markanın Esaslı Unsur Tespiti: “ALSANCAK OTO+Şekil” markasında “Alsancak” coğrafi bir yer adı, “Oto” ise faaliyet türünü belirtir. İlk derece mahkemesi, markanın esas unsurunun sözcüklerden ziyade şekil olduğunu savunurken, Yargıtay, “ALSANCAK OTO” ibaresinin markanın esaslı unsuru olarak koruma altında olduğunu kabul etmiştir. Bunun nedeni, her ne kadar coğrafi adlar tek başına tekelleştirilemese de, malın veya hizmetin türü ile birlikte kullanıldığında ve karıştırılmaya meydan verilmeyecek şekilde markanın asıl unsuru olabildiğidir. Örneğin, İzmir’in Alsancak semtinde otomobil ticareti yapan iki farklı firmanın, biri “Alsancak Oto” markası tescilli iken diğeri “Alsancak Oto Galeri” işletme adıyla faaliyet gösterse, bu ikinci ismin tescilsiz kullanımı dahi iltibasa yol açabilir.
- Örnek 2: Tescilsiz İşletme Adının Marka Hakkına Tecavüzü: Davalı, “ALSANCAK OTO CAM” ibaresini kartvizitlerinde, faturalarında ve işyeri tabelasının bazı bölümlerinde kullanmıştır. Bu kullanım, sadece bir adres veya işletme adı beyanı olmaktan öte, “Alsancak Oto” markasının kapsadığı mal ve hizmetlerle (taşıt camları, araç bakım-tamir) aynı alanda markasal bir işlev görmüştür. Üçüncü kişilerin fatura bedelini sehven davacı hesabına yatırması gibi somut olaylar, tüketiciler nezdinde bir karıştırılma (iltibas) ihtimali bulunduğunu göstermektedir. Yargıtay, tescilsiz bir işletme adının dahi bu şekilde markasal kullanılması halinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturabileceğini belirtmiştir. Davalının işletme adını sonradan tescil ettirmesi de, dava tarihinde tescilsiz olması ve tescil sonrası dahi sicile tescil edildiği haliyle kullanmaması nedeniyle tecavüzü ortadan kaldırmamıştır.
Karşılaştırmalı Analiz: Yargıtay’ın Hangi Durumlarda Bir Eylemi Hukuka Aykırı Kabul Ettiğini, Hangi Durumlarda İse Etmediğini:
Yargıtay, bir eylemi şu durumlarda hukuka aykırı (marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet) kabul etmektedir:
- Coğrafi İbarelerin Markasal Kullanımı ve İltibas: Bir ticaret unvanında veya işletme adında yer alan coğrafi bir ibarenin, tescilli markayla aynı veya benzer mal/hizmetlerde, halk nezdinde karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimali yaratacak şekilde markasal olarak kullanılması. (Yargıtay 11. HD, E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011)
- Ticaret Unvanı/İşletme Adının İşlev Değişikliği: Ticaret unvanı veya işletme adının sadece taciri/işletmeyi ayırt etmekle kalmayıp, mal veya hizmeti ayırt edici bir işaret gibi kullanılması ve bu durumun tescilli bir markayla çatışması.
- Dürüstlük Kuralına Aykırılık: Davalının, davacının bilinen ayırt edici işaretinden faydalanma, taklit etme veya tüketicileri yanıltma amacı taşıyan eylemlerde bulunması (haksız rekabet).
Yargıtay’ın bir eylemi hukuka aykırı kabul etmediği (yani marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet oluşturmadığı) durumlar ise şunlardır:
- Coğrafi İbarenin Tanımlayıcı ve Markasal Olmayan Kullanımı: Bir coğrafi ibarenin, markasal bir işlev yüklenmeden, sadece işletmenin veya hizmetin coğrafi konumunu belirtmek amacıyla kullanılması ve bu kullanımın tescilli bir markayla iltibas yaratmaması. Örneğin, “Alsancak Şube” gibi bir kullanım.
- Ayırt Edicilikten Yoksun Coğrafi Adın Tek Başına Tescil Edilmesi: Yargıtay, genel kural olarak herkesçe bilinen coğrafi yer adlarının tek başına bir kişinin tekeline verilemeyeceğini belirtir (Yargıtay 11. HD, 26.11.1999 tarih 5790/9590). Bu tür tesciller hükümsüzlük riski taşır. Ancak ana kararda olduğu gibi, coğrafi ad yan unsurlarla birlikte esaslı unsur haline gelirse korunur.
- Karıştırılma İhtimalinin Bulunmaması: İşaretler arasında benzerlik veya mal/hizmetler arasında ilişki bulunmasına rağmen, ortalama tüketici nezdinde herhangi bir karıştırılma veya bağlantı kurma ihtimalinin objektif olarak bulunmaması halinde tecavüz veya haksız rekabet oluşmaz.
Bilimsel Görüşler (Doktrin):
Türk hukuk doktrininde, coğrafi işaretlerin marka ve ticaret unvanlarında kullanımı ile bu işaretler arasındaki çatışmalar geniş bir şekilde ele alınmaktadır.
- Prof. Dr. Ünal Tekinalp, “Fikri Mülkiyet Hukuku” adlı eserinde, markaların ayırt edicilik vasfının temel bir prensip olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde ortalama tüketicinin algısının esas alındığını vurgulamaktadır. Ayrıca, ticaret unvanı ve markanın farklı işlevlere sahip olmasına rağmen, ticaret unvanının markasal bir işlevle kullanılması halinde marka tecavüzünün oluşabileceğini belirtir.
- Doç. Dr. Mehmet Emin Bilge, “Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi” adlı çalışmasında, coğrafi işaretlerin doğrudan tanımlayıcı nitelikte olmaları nedeniyle tescil edilmelerinin zor olduğunu, ancak kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmaları (ikincil anlam) halinde korunabileceklerini ifade etmektedir. Ayrıca, işletme adının markasal kullanımı halinde marka hakkına tecavüz oluşturabileceğini detaylıca incelemiştir. Yargıtay’ın ana karardaki “ALSANCAK OTO” ibaresinin esaslı unsur olarak korunması ve tescilsiz işletme adının tecavüz oluşturması yönündeki görüşleri, Bilge’nin yaklaşımıyla uyumludur.
- Prof. Dr. Sevilay Kuran, “Ticaret Hukuku” ders kitaplarında, ticaret unvanının taciri, işletme adının işletmeyi, markanın ise mal veya hizmeti ayırt ettiğini, ancak bu ayırt edici işaretler arasında fonksiyonel bir geçiş olabileceğini ve karıştırılma ihtimalinin her somut olayda detaylıca incelenmesi gerektiğini belirtmektedir.
- Doktrindeki genel kanı, coğrafi adların kamusal niteliği nedeniyle tekelleştirilmesinin sınırlandırılması gerektiği, ancak bu adların ek unsurlarla birleşerek veya kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmaları halinde marka olarak korunması gerektiği yönündedir. Yargıtay’ın “Alsancak Oto” kararında benimsediği yaklaşım, doktrindeki bu hakim görüşlerle paralellik arz etmektedir.
Uluslararası Hukuk ve Karşılaştırmalı Bakış
Coğrafi ibarelerin marka olarak tescili, ticaret unvanı/işletme adı ile marka hakkının çatışması ve iltibas tehlikesinin değerlendirilmesi, uluslararası marka hukuku ve fikri mülkiyet rejimlerinde de sıkça karşılaşılan ve benzer prensiplerle çözümlenen sorunlardır.
- Avrupa Birliği Marka Hukuku (EU Trademark Regulation): AB Marka Tüzüğü’nün 7. maddesi, mal veya hizmetlerin coğrafi kaynağını doğrudan tanımlayan işaretlerin tescilini yasaklar. Ancak, bu tür işaretler kullanım sonucunda ayırt edicilik kazanmışsa (“acquired distinctiveness” veya “secondary meaning”) tescil edilebilirler. Avrupa Adalet Divanı (CJEU) içtihatları da coğrafi adların belirli koşullarda marka olarak korunabileceğini kabul etmektedir. Türk Yargıtay’ının “Alsancak Oto” ibaresinin esaslı unsur olarak korunmasını kabul etmesi, AB hukukundaki bu edinilmiş ayırt edicilik prensibiyle uyumludur.
- Alman Marka Hukuku (Markengesetz – MarkenG): Alman Markalar Kanunu da tanımlayıcı işaretlerin tescilini kısıtlar, ancak kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanma istisnası tanır. Alman Federal Mahkemesi (BGH) içtihatları, ticaret unvanlarının veya işletme adlarının markasal kullanımı yoluyla marka hakkına tecavüz etmesi durumunu detaylıca incelemiştir. BGH, bir işaretin bir ticari unvanın parçası olsa bile, piyasada ürün veya hizmetleri ayırt etme işleviyle kullanılması halinde marka hakkına tecavüz oluşturabileceğini kabul etmektedir. Bu durum, Türk Yargıtay’ının “Alsancak Oto” kararındaki yaklaşımıyla paralellik arz etmektedir.
- Paris Sözleşmesi ve TRIPS Anlaşması: Paris Sözleşmesi’nin 8. maddesi, ticaret unvanlarının tescile tabi olmaksızın korunmasını öngörür. TRIPS Anlaşması da marka ve ticaret unvanı gibi ayırt edici işaretlerin korunmasına ilişkin genel çerçeveler sunar. Bu uluslararası düzenlemeler, ülkelerin kendi iç hukuklarında bu işaretler arasındaki çatışmaları dürüst rekabet ilkeleri çerçevesinde çözmelerini bekler. Türk Yargıtay’ının, tescilsiz işletme adının dahi haksız rekabet veya marka tecavüzü oluşturabileceği yönündeki yaklaşımı, bu uluslararası yükümlülüklerle uyumludur.
Bu karşılaştırmalı bakış, Türk Yargıtay’ının coğrafi ibare içeren ticaret unvanları ve markalar arasındaki çatışmaları, markanın esaslı unsuru, iltibas tehlikesi ve haksız rekabet prensipleri çerçevesinde çözümleme yaklaşımının, uluslararası ve diğer gelişmiş hukuk sistemlerindeki anlayışla uyumlu olduğunu göstermektedir.
Sonuç
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “Alsancak Oto” kararı, Türk marka hukukunda coğrafi ibarelerin marka ve işletme adlarında kullanımının hukuki sonuçları açısından önemli bir karardır. Karar, coğrafi bir yer adının tek başına tekelleştirilemeyeceği prensibini korumakla birlikte, bu adların markanın bütününde diğer unsurlarla birleşerek esaslı bir ayırt edicilik kazanması durumunda korunabileceğini vurgulamıştır. En önemlisi, tescilsiz bir işletme adının dahi, tescilli bir markayla aynı veya benzer mal/hizmet alanında, iltibas tehlikesi yaratacak şekilde markasal olarak kullanılması halinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceğini net bir şekilde ortaya koymuştur.
Bu içtihatlar doğrultusunda, hukuk uygulayıcılarının (avukatlar, hakimler) dikkat etmeleri gereken temel hususlar şunlardır:
- Coğrafi ibare içeren markaların ve ticaret unvanı/işletme adlarının değerlendirilmesinde, işaretin bütünsel algısı ve ilgili mal/hizmetlerle olan bağlantısı göz önünde bulundurulmalıdır.
- Markanın esaslı unsurları belirlenirken, sadece sözcük veya şekil değil, markanın tüketicinin zihninde yarattığı genel izlenim ve ayırt edicilik kapasitesi dikkate alınmalıdır.
- Ticaret unvanı veya işletme adının tescilli olması, markasal kullanım yoluyla iltibas veya haksız rekabet oluşturmayacağı anlamına gelmez. Bu tür kullanımların fiili etkileri incelenmelidir.
- Tescilsiz işletme adları da, dürüstlük kuralına aykırı ve karıştırılmaya yol açıcı nitelikte kullanıldığında haksız rekabet hükümleriyle korunabilir ve hatta tescilli bir markaya tecavüz teşkil edebilir.
Yargıtay’ın bu konudaki istikrarlı görüşü, ticari hayatta ayırt edici işaretler arasındaki hassas dengeyi kurmuş ve markaların korunmasında tüketicinin yanıltılmamasının ve dürüst rekabetin sağlanmasının önemini bir kez daha vurgulamıştır.
Bülent AYDIN
Marka ve Patent Uzmanı
Etkin Patent Kurucusu ve Yöneticisi
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
- “Alsancak Oto” kararı hangi Yargıtay dairesine aittir? Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne aittir.
- Bu kararın esas ve karar numarası ile tarihi nedir? E. 2009/8565, K. 2011/1649, T. 14.02.2011.
- “Alsancak Oto” markasında “Alsancak” ibaresi neden esaslı unsur olarak kabul edilmiştir? “Alsancak” coğrafi bir yer adı olmasına rağmen, “Oto” ibaresiyle birlikte “Alsancak Oto” olarak bir bütün oluşturmuş ve karıştırılmaya meydan vermeyecek şekilde markanın esaslı unsuru haline gelerek korunma altına alınmıştır.
- Coğrafi yer adları marka olarak tescil edilebilir mi? Genel olarak, mal veya hizmetin coğrafi kaynağını gösteren veya halkı yanıltıcı nitelikte olan coğrafi adlar tek başına marka olarak tescil edilemez. Ancak, kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmışlarsa veya diğer unsurlarla birleşerek bir bütün olarak ayırt edici hale gelmişlerse tescil edilebilirler.
- İşletme adı nedir ve nasıl korunur? İşletme adı, bir ticari işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan addır. Tescil edildiyse TTK hükümleriyle, tescilsizse genel olarak haksız rekabet hükümleriyle korunur.
- “Alsancak Oto” kararında davalıların “Alsancak Oto Cam” işletme adı nasıl değerlendirilmiştir? Davalıların bu ibareyi kartvizit, fatura ve tabela gibi yerlerde kullanması, markasal kullanım olarak değerlendirilmiş ve davacının tescilli “Alsancak Oto” markasıyla iltibas yarattığı kabul edilmiştir.
- “İltibas” (karıştırılma ihtimali) nasıl belirlenir? İşaretlerin (marka, unvan, işletme adı) görsel, işitsel ve anlamsal benzerlikleri ile ilgili mal/hizmetlerin benzerliği bir bütün olarak değerlendirilerek, ortalama tüketicinin zihninde bir karışıklık veya bağlantı kurma ihtimali olup olmadığına bakılır.
- Haksız rekabet nedir ve bu davada nasıl ortaya çıkmıştır? Dürüstlük kuralına aykırı her türlü ticari eylemdir. Davalının, davacının bilinen ayırt edici işaretini kullanarak tüketicileri yanıltması ve haksız bir rekabet avantajı sağlaması haksız rekabeti oluşturur.
- Davalının işletme adını değiştirmesi (AOC Alsancak) davanın sonucunu nasıl etkilemiştir? Davalı işletme adını değiştirmiş olsa da, dava tarihinde tescilli bir işletme adının bulunmaması ve sonradan tescil edilen adın dahi sicile uygun kullanılmaması, tecavüzü ortadan kaldırmamıştır.
- “Kamusal adın tekelleştirilmesi” prensibi ne demektir? Herkesçe bilinen ve toplumun ortak kullanımına ait olan coğrafi yer adları gibi ibarelerin, sadece bir kişinin veya teşebbüsün münhasır kullanımına tahsis edilememesi ilkesidir.
- 556 sayılı KHK’nın hangi maddeleri bu davada uygulanmıştır? Temel olarak marka hakkına tecavüzü düzenleyen 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddeleri ile haksız rekabeti düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 57/5. maddesi uygulanmıştır.
- Davalıların ticari faaliyet alanı ile davacının marka emtia sınıfları arasında ilişki var mıydı? Evet, her iki taraf da oto camları, silecekler, araç bakımı ve tamiri gibi benzer alanlarda faaliyet göstererek, mal ve hizmetler arasında benzerlik yaratmıştır.
- Yargıtay, İlk Derece Mahkemesi’nin kararını neden bozmuştur? İlk Derece Mahkemesi’nin, “Alsancak” ibaresinin coğrafi yer ismi olması ve markanın esas unsurunun şekil olduğu yönündeki hatalı değerlendirmesi, ayrıca davalının markasal kullanımını ve iltibas ihtimalini göz ardı etmesi nedeniyle Yargıtay kararı bozmuştur.
- Tescilsiz bir işletme adı yasal koruma sağlar mı? Tescilsiz işletme adları, genellikle haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunabilir. Tescilli işletme adları ise daha güçlü ve doğrudan bir korumaya sahiptir.
- Marka tecavüzü ve haksız rekabet davalarında maddi ve manevi tazminat talep edilebilir mi? Evet, tecavüz ve haksız rekabet fiilleri sonucunda uğranılan zararların tazmini için maddi ve manevi tazminat talep edilebilir.
- Karıştırılma ihtimalinden bahsedilmek için halkın bu iki işaret arasında doğrudan bir bağlantı kurması şart mıdır? Hayır, halkın aldığı mal veya hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bilse dahi, güvendiği işletme ile mal veya hizmet aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetmesi de karıştırılma ihtimali için yeterlidir.
- Dava tarihinde davalının adına tescilli bir işletme adı bulunması önemli midir? Evet, Yargıtay, her davanın açıldığı tarihteki hukuki durum itibarıyla çözülmesi gerektiğini belirtmiş ve dava tarihinde tescilli bir işletme adı bulunmadığını vurgulamıştır.
- “AOC Alsancak Oto Cam Montaj Servisi” olarak yapılan tescil neyi ifade eder? Bu, davalıların sonradan esnaf siciline tescil ettirdiği işletme adıdır. Ancak Yargıtay, bu adın dahi sicile tescil edildiği haliyle kullanılması zorunluluğunu hatırlatmıştır.
- Bu tür uyuşmazlıklarda “ortalama tüketici” kavramı nasıl kullanılır? Ortalama tüketici, ilgili mal veya hizmetleri satın alırken makul düzeyde dikkatli ve bilgili olan, ancak aşırı derecede uzman olmayan bir tüketici profilidir. İltibas tespiti bu algıya göre yapılır.
- Markanın “esaslı unsuru” ne demektir? Markayı diğer işaretlerden ayırmaya yarayan, markanın ayırt ediciliğini sağlayan en belirgin ve akılda kalıcı kısmıdır.
- Bu karar, tescilsiz işletme adlarının korunması açısından ne gibi bir mesaj vermektedir? Tescilsiz işletme adlarının dahi, dürüstlük kuralına aykırı ve iltibas yaratıcı kullanımlara karşı korunabileceğini göstermektedir.
- Paris Sözleşmesi ticaret unvanlarını nasıl korur? Paris Sözleşmesi’nin 8. maddesi, ticaret unvanlarının tescile tabi olmaksızın korunmasını öngörür.
- Yargıtay’ın coğrafi adların tekeline bırakılamayacağı görüşü neden önemlidir? Coğrafi adların kamusal niteliği gereği, bu adların ticari hayatta belirli kurallar dahilinde herkes tarafından kullanılabilmesi ve haksız tekel oluşmasının engellenmesi açısından önemlidir.
- SMK’da (Sınai Mülkiyet Kanunu) ticaret unvanı ve marka arasındaki ilişki nasıl düzenlenmiştir? SMK, ticaret unvanlarının ve işletme adlarının marka olarak tescil edilebilmesini düzenlerken (SMK m. 4), bu işaretler arasındaki çatışmaları da iltibas ve haksız rekabet hükümleri çerçevesinde ele alır.
- Marka sahibinin “maddi ve manevi hakların saklı tutulması” talebi ne anlama gelir? Bu, davacının ileride markaya tecavüz veya haksız rekabet nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini için ayrı bir dava açma hakkını saklı tuttuğu anlamına gelir.
- Yargıtay’ın 26.11.1999 tarihli kararına yapılan atıf neden önemlidir? Bu atıf, Yargıtay’ın coğrafi adların marka olarak tescil edilebilirliği ve kamusal niteliği konusundaki istikrarlı görüşünü ve bu kararın güncel olaydaki uygulamasını göstermektedir.
- Hukuk Genel Kurulu’nun son kararı (Başakşehir Akaryakıt) ile Alsancak Oto kararı arasındaki benzerlik nedir? Her iki karar da coğrafi ibare içeren adların markasal kullanımı, iltibas tehlikesi ve ticaret unvanı/işletme adının marka hakkına tecavüz oluşturabileceği konularında benzer prensipleri benimsemektedir.
- Markanın “şekil unsuruyla birlikte yer alması” kararda neden belirtilmiştir? Markanın sadece kelime değil, aynı zamanda bir şekil (logo, amblem vb.) içermesi durumunda, markanın bütünsel olarak nasıl algılandığını ve ayırt ediciliğini pekiştiren bir unsuru ifade eder.
- Davacının faturasının sehven davacı hesabına yatırılması neyi kanıtlamaktadır? Tarafların unvan ve işletme adlarının üçüncü kişilerce karıştırıldığını gösteren somut bir delil olarak sunulmuştur.
- Bu kararın hukuk öğrencileri için önemi nedir? Hukuk öğrencilerine fikri mülkiyet hukukunda ayırt edici işaretler arasındaki karmaşık ilişkileri, coğrafi adların hukuki statüsünü ve Yargıtay’ın somut olay değerlendirme yöntemini anlamaları açısından değerli bir vaka çalışması sunar.