“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03.03.2011 tarih ve 2007/450-2011/64 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.05.2013 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, davalının 2001/1574 sayılı faydalı model belgesi ile “damacanalarda kullanılan pompalar için pompa başı kilitleme düzeneği ve uzunluğu ayarlanabilen emiş borusu” adlı ürünün sahibi olduğunu ve müvekkili şirketin bu ürünü yasadışı olarak imal ettiği iddiası ile müvekkili şirket hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette bulunduğunu, bu şikayet neticesinde … Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2005/248 E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine dava açıldığını, aynı zamanda müvekkilinin işyerinde toplatma kararının uygulandığını, yargılama neticesinde davalı tarafın ürününün 551 sayılı KHK’nin 156. maddesi karşısında yeni sayılmasının mümkün olmadığı, müvekkilinin ürünü ile birebir aynı olmadığı ve bu sebeple de patent hakkının ihlali suçunun oluşmadığı gerekçesi ile 22.06.2006 tarih ve 2006/274 K. sayılı kararı ile müvekkili şirket yetkilisi Ali Aydın KAYAHAN’ın beraatine karar verildiğini, ancak bu yargılama sürecinde müvekkili şirkete ait mallara el konulduğunu, müvekkilinin işlerinin aksadığını, itibarının olumsuz bir şekilde yaralandığını ileri sürerek, 20.000 TL maddi ve 20.000 TL munzam zararın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacının ürünlerine savcılık kararı ile el konulduğunu, davacının maddi ve munzam zarara uğramış ise bu zarardan müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, el konulan ürünlerin de yeddiemin olarak yine davacı şirketin yetkilisine bırakıldığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, tazminat talepleri ile birlikte markanın hükümsüzlüğü ile ilgili bir talep olmadığından davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakıldığı, her ne kadar davalı şirketin şikayeti üzerine mahkeme tarafından verilen karar sonucunda arama yapılıp davaya konu eşyalara el konulmuş ise de, malların toplatılmasına neden olan faydalı modelin yeni sayılamayacağından hükümsüzlüğüne karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, davacı şirket yetkilisinin beraatine karar verildiği ve bu kararın da kesinleştiği, davacı tarafça davalının kötü niyetle sırf davacıyı zarara sokmak amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı ve T.C. Anayasası’nın 74. maddesi gereğince davalının şikayet ve dilekçe hakkını yasal çerçeve içinde kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1-Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.


Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, davalının damacanalarda kullanılan pompalar için kilitleme düzeneği ve uzunluğu ayarlanabilir emiş borusu için faydalı model belgesi aldığını, bu sistemin sektörde faaliyet gösterenlerce öteden beri bilindiğini, kötüniyetli olarak tescile bağladığını, şikayeti sonucu müvekkilinin mallarının toplatıldığını, maddi ve manevi zararının doğduğunu ileri sürmüştür. Davalı, faydalı modelinin kendisi adına tescilli olduğunu, şikayet hakkını kullandığını savunmuştur. Dava konusu olayda davalı adına tescil edilen faydalı modelin harcı alem olup olmadığı, başka bir anlatımla, sektörde herkesçe öteden beri bilinip bilinmediğinin, tescilin kötüniyetli olarak yapılıp yapılmadığının tartışılması gerekecektir. Ayrıca, her ne kadar davalı adına tescil edilen faydalı model hükümsüz kılınmış ise de işbu dava tarihi itibariyle hükümsüzlük davasında verilen karar da kesinleşmiş değildir. Bu durum karşısında, uyuşmazlığa 551 sayılı KHK’nin faydalı modele ilişkin hükümleri tatbik edilecektir. O halde, anılan KHK’nin 146/1. maddesi uyarınca davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun en son 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile bu mahkemelerin yargı çevreleri adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmiştir. Bu durumda, davanın bağlı olunan adalet komisyonunda bu davalara bakmakla görevlendirilmiş mahkemece görülmesi gerektiğinden … İlçesi’nin bağlı bulunduğu … İli Adli Yargı Adalet Komisyonunda fikri ve sınai haklara ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilmiş ihtisas mahkemesi olması nedeniyle uyuşmazlığın … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece bu husus göz önüne alınmadan yargılamaya devam olunması ve uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle re’sen bozulması gerekmiştir.


2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına karar vermek gerekmiştir


SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay