“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/04/2016 tarih ve 2015/91-2016/171 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, dişçilik üzerine uzmanlaşıp bu konuda uzun süren çalışmalar yaptığını, birden çok patent, faydalı model ve marka başvurusunun bulunduğunu, davalının ise müvekkilinin eşi olup müvekkiline ait olan “Tek fırınlamada opaker, dentin ve şeffafin (incisal) birlikte sinterlenmesini sağlayan opaker likidi ve yöntemi.” başlıklı 2010/07890 başvuru numaralı patent başvurusunu hazırladığını, ancak kendisini de hem başvuru sahibi hem buluş sahibi olarak gösterdiğini, davalının dişçilik sektörü ile ilgili bir bilgisinin bulunmadığını ileri sürerek patent başvurusuna ilişkin gasbın tespiti ile başvurunun müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, tescile konu buluş ve tüm aşamalarını tarafların birlikte gerçekleştirdiklerini, patent tescilinin de her ikisi adına müşterek olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, 24.09.2010 patent başvuru tarihinden itibaren sessiz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Haksız başvuru neticesinde patent, gerçek hak sahibinden başka birine verilmişse, bu durumda gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişinin patentin ilanı tarihinden itibaren iki yıl içinde, kötüniyetin varlığı halinde ise patentin koruma süresinin sonuna kadar dava hakkını kullanabileceği, başvuru yayın tarihi olan 24.04.2012 tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde dava hakkı bulunan davacının dava tarihine kadar patentin gasbı ile ilgili herhangi bir dava açmayarak dava hakkını kullanmadığı gibi, davalının kötüniyetli kabul edilmesinin de davacı ve davalının karı-koca ilişkisiyle evlilik birlikteliği içerisinde olduklarından hayatın olağan akışına aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava, patent başvurusu gaspının tespiti ile başvurunun davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile müştereken adına tescilli olan 2010/07890 nolu incelemesiz patentte gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu ve patent hakkının gaspedildiğini ileri sürmüştür.


27.02.2015 dava tarihi itibariyle uyuşmazlık konusu incelemesiz patent sicilde tescilli olduğundan uyuşmazlığın çözümü 551 sayılı KHK 13. maddesine tabidir. Mahkemece, patentin ilan tarihinden itibaren 2 yıl içinde dava açılmadığı ve davalının kötüniyetli kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin 2 yıllık süreye esas aldığı tarih olan 24.04.2012 tarihi aynı KHK 61. maddesi uyarınca patent verilmesine ilişkin ilgili bültende yapılan ilan tarihi olmayıp, patent başvurusunun bültendeki ilan tarihidir. Oysa, 551 sayılı KHK 13. maddesi uyarınca dikkate alınması gereken tarih, az önce de ifade edildiği üzere, patentin verilmesiyle ilgili ilan tarihidir. Dava konusu incelemesiz patentin tescil tarihinin 22.04.2013 olduğu dosyada mevcut belgelerden anlaşıldığına göre, dava tarihi itibariyle 2 yıllık hak düşürücü sürenin aynı KHK 61. maddesi dikkate alınarak hesaplanması gerekirken, başvuru tarihinin esas alınması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.


2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynakça ; Yargıtay