“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/03/2016 gün ve 2015/18 – 2016/65 sayılı kararı onayan Daire’nin 19/09/2018 gün ve 2016/14014 – 2018/5448 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacının İddia ve Görüşleri
Davacı vekili, müvekkilinin “go oil” ibaresinin tescili için davalı TPMK nezdinde yaptığı marka başvurusuna diğer davalının önceden tescilli markalarına dayalı itirazı üzerine başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu karara itirazlarının ise TPMK YİDK kararı ile reddedildiğini, kararın hatalı olduğunu, mal ve hizmetlerin benzer olmadığını, müvekkilinin –reddedilen hizmetlere ilişkin- aynı sınıfta tescilli 14 markasının dikkate alınmadığını, ayrıca tescili istenen markanın davalı şirket markalarından farklı ve ayırt edici nitelikte olduğunu, müvekkilinin tescilli birçok markası bulunduğunu, bunların hem ortak asli unsur taşıyan seri marka hem de bağımsız ticaret markası olduğunu, “GO” kaynak (kök) markasının elde ettiği korumadan tali unsurlar ile tescil edilmiş markaların da yararlanacağını, TPMK tarafından müvekkilinin GO ibareli seri markalarının incelenmediğini, müvekkilinin markalarının davalının markasından farklı sınıflarda yoğun kullanım ile tanındığını, taraf markalarının ve müşteri kitlesinin farklı olduğunu, iltibas tehlikesi bulunmadığını ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının İddia ve Görüşleri
Davalı Türk Patent Enstitüsü vekili, taraf markalarındaki ayırt edici unsurun “go” ibaresi olduğunu, “go” ifadesinin yanındaki “oil” ibaresinin tanımlayıcı olduğunu ve ayırt ediciliğe sahip olmadığını, bu bakımdan tüketici algısının toplanacağı ifadenin “go” olacağını, mal ve hizmetlerin ortalama tüketiciler tarafından ilişkilendirileceğini, redde mesnet markadaki “logistic” ifadesinin de tanımlayıcı olduğunu, bu durumda tüketicilerin daha önce var olan markaya gidebileceğini, davalı markasının tescil kapsamında sadece nakliye hizmetleri olmadığını, bir an için gerekçe markanın sadece nakliye hizmetlerinde tescilli olduğu değerlendirilse de iltibas tehlikesi bulunduğunun görüldüğünü, markalar arasında idari ve ekonomik anlamda bağ kurulabileceğinden dava konusu YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalı … Nak. Servis Tic. A.Ş vekili, iltibasın mevcut olduğunu, taraf markalarındaki esas unsur “go” ifadesi olup esaslı unsurların aynı olduğunu, mal ve hizmet sınıflarının da aynı ve ilişkili olduğunu, tescil önceliğinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin 1996 tarihinde 174119 sayılı “go şekil + AC ÖZDEMİR COMPANY” markasını, 2002 tarihinde 21178 sayılı “şekil + GO GO-LOGİSTİCS Global Operations Local Solutions” markasını tescil ettirdiğini, her türlü yazışma ve reklam vasıtalarında kullandığını ve tanıttığını, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde ortalama tüketici kitlesinin nazara alınması gerektiğini, davacının ticaret unvanının “İpra Enerji A.Ş.”, müvekkilinin ticaret unvanının “Go Uluslararası Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.” olduğunu ve “go” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanı içerisinde de kullanıldığını, bu sebeple müvekkilinin KHK’nın 8/5 maddesine göre de hak sahipliği olduğunu, müvekkilinin markalarını kullandığının her türlü delil ile sabit olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Yerel Mahkeme Kararı
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Kararı
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 38,50 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 477,45 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 11/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak; Yargıtay