“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.04.2011 tarih ve 2009/178-2011/72 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve karşı davada davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.06.2013 günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. … ile davalı-karşı davacı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketinin dünya otomotiv yan sanayi piyasasında lider konumunda olan pek çok şirketi bünyesinde bulunduran ana şirket konumunda olduğunu, …’de de … Dağıtım ve Ticaret A.Ş. aracılığıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilin “…” ve “…” markalarının …’de de diğer müvekkil …. adına tescilli olduğunu, müvekkil şirketin markalarında kullanılan renkler ve harflerin yazım karakterlerinin süre gelen kullanımı sayesinde ambalaj kompozisyonlarının müvekkili ürünleri ile özdeş hale geldiğini,müvekkilinin ambalaj kompozisyonlarını tescilsizde olsa ticaret yaşamında ilk kez kullanarak piyasada maruf hale getirdiği için kompozisyonlar üzerinde öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalının müvekkilin … ürün ambalajları ile tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzer olan “…” ambalaj kompozisyonunu marka olarak kötüniyetli olarak tescil etirdiğini, dava konusu markanın müvekkil şirketin ambalaj kompozisyonları ile benzerlik ve iltibas yarattığını ve müvekkilin gerçek hak sahipliğini ihlal eder nitelikte olduğunu ileri sürerek, davalının tescil ettirmiş olduğu 2007 28735 sayılı “… ŞEKİL” markasının hükümsüzlüğüne ve sonuçlarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, davacıların kötü niyetle hareket ederek müvekkil şirkete zarar verme kastı taşıdıklarını, bu davadaki iddiaları ile müvekkil şirket ile kardeş kuruluşu aleyhine açtıkları davanın bütünüyle reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı tarafın … markaları ile müvekkil şirketin … esas unsurlu markalarının benzer olmadığı, iltibas tehlikesi yaratmadığı yolunda kesinleşmiş bir kararının bulunduğu, davacıların ambalajları üzerinde kullandığı renk ve desenleri zaman içinde değiştirerek müvekkil şirketin baştan beri kullandığı ve usulünce tescil edilmiş markaları taklit eder hale getirdiğini, davacı tarafın KHK’nın 8/3’e dayanarak önceye dayalı kullanım hakkının bulunduğu iddiasının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, kullanım sonucu ayırt edicilik sağlanmış olsa dahi tek renk üzerinde inhisar hakkı sağlamayacağını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davasında ise davacı-karşı davalıların piyasada gerilemeleri ve satışlarının düşmesi nedeniyle müvekkil şirketin usulünce tescilli markaları ile ilgili asılsız iddialar ortaya attıklarını, bu markalardan faydalanma hakkına tecavüz ettiklerini, ortada bir haksız rekabet halinin bulunduğunu iddia ederek, davacıların haksız rekabetlerinin ve muarazalarının hükmen tespitine, men’ine, eylemlerinin markadan yararlanma hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve ilana karar verilmesini talep etmiştir.

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı-karşı davalı vekili, karşı davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, karşı davalının hak aramasının yasal sınırlar içerisinde kaldığı, kasıtlı bir hareketinin olmadığı, karşı davalının markalarına dayalı olarak 556 sayılı KHK kapsamında yasal hakkını kullandığı, dava açmanın haksız rekabet yaratmayacağı gibi kişinin yasal hakkını kullanmasnını haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, ayrıca bu durumun aksini ispat eder kanıtında mevcut olmadığı, asıl davada, davalının markasının davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3.maddesi kapsamında tescilsiz olarak önceye dayalı kullanıma konu ambalaj kompozisyonuna tecavüz ettiği ve haksız rekabet yarattığı, karıştırmaya neden olduğu, ancak davalı tarafından tescilli markasının hükümsüz kılınıncaya kadar kullanımının ise yasal olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddien karar verilmiştir.


Kararı, asıl ve karşı davada davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl ve karşı davada davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve karşı davada davalı-karşı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 05,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.