“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/09/2012 tarih ve 2009/331-2012/185 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin 2003/02022 sayılı “…” markasının sahibi olduğunu, bu marka ile 2002 yılından bu yana otobüs firmalarına koltuk imalatı yaptığını, davalının “…” markası ile üretilmiş ürünleri Türkiye’ye soktuğunun tespit edildiğini, … …. Gümrük Müdürlüğü’nce 23.12.2009 tarihi itibariyle ürünlerin “fikri ve sınai haklar mevzuatına aykırı olduğu” düşüncesiyle 10 iş günü ile sınırlı olmak üzere gümrük işlemlerinin durdurulmasına karar verilerek el konulduğunu, davalının bu karara müvekkiline ait 2003/02022 sayılı markanın, … 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 2008/645 esas ve 2009/377 sayılı karar ile hükümsüz kılındığı gerekçesi ile itiraz ettiğini; oysa sözü geçen kararın henüz kesinleşmediğini, kesinleşmeyen kararın dikkate alınmayacağını, müvekkilin halen “…” markasının sahibi olduğunu, davalının bu eyleminin 556 sayılı KHK’nin 61.maddesi anlamında marka hakkına tecavüz olduğunu ileri sürerek, öncelikle 556 sayılı KHK’nın 76 ve 77. maddeleri uyarınca gümrük işlemleri durdurulan eşyalara “el konulması ve muhafazasına” yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, ayrıca marka hakkına tecavüzün önlenmesi giderilmesi ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, “…” markasının müvekkili şirket ortaklarının aile ismi olduğunu, şirketin ilk olarak 1945 yılında …. … tarafından …’da kurulduğunu ve faaliyete geçirildiğini; müvekkili şirketin davacı şirket ile anlaşarak %40 oranında ortak olmak suretiyle Türkiye’de davacı şirketi kurduğunu ve bu şirkete kendilerinin aile unvanı olan “…” ismini verdiklerini, ancak 15.10.2009 tarihli ihtarname ile davacı ile yapılmış olan 15.01.2003 tarihli tek üretici ve tek satıcılık sözleşmesi yanında 06.11.2002 tarihli “Ticari Marka Kullanıcı Sözleşmesi” dahil mevcut tüm sözleşmelerin feshedildiğini; ayrıca bu sözleşmeler ile davacıya “…” markası adını tescil ettirme hakkı tanımadığını; müvekkili şirkete ait olan “…” markasının davacı şirket tarafından kötü niyetle kendi adına tescil edildiğini öğrendiklerini, bunun üzerine ….3.Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2008/645 esas sayılı dosya ile hükümsüzlük davası açtıklarını; adı geçen mahkemece hükümsüzlük kararı verildiğini savunarak, hükümsüz kılınan markaya dayalı olarak açılan davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava, davacı adına tescilli markaya yönelik tecavüz iddiasına dayalı, markaya tecavüzün önlenmesi, giderilmesi ve hükmün ilanı isteminden ibaret olup, davacı istemlerinin dayanağını oluşturan 2003/02022 sayılı …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkin… 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen kararın kesinleşmesinin beklendiği, yargılama sürecinde anılan kararın Yargıtay 11.H.D’nin 16.02.2012 tarihli kararıyla onanarak; karar düzeltme istemlerinin reddi sonrası 01.06.2012 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu kararın sonuçları da geçmişe, yani markanın tescil tarihine kadar etkili olarak doğmuş bulunduğu, dolayısıyla davalının dava konusu ürünleri Türkiye’ye ithal etmesinin davacı markasına tecavüz teşkil ettiğinden de söz edilemeyeceği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı,davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay