“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2012
NUMARASI : 2010/56-2012/24

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/02/2012 tarih ve 2010/56-2012/24 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, müvekkilinin “… Security Systems Ltd” unvanını uzun yıllardan bugüne kadar nizansız bir şekilde kullandığını ve ayırt edicilik kazandığını, “Paradox” ve “… Security Systems” markalarının sahibi olduğunu, “Paradox” markasının tanınmış marka olduğunu ve bu çerçevede sadece aynı mal ve hizmetler bakımından değil, farklı mal ve hizmetlerde kullanımının da tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açabileceğini, davalının 12/02/2008 tarihinde “TR Paradoks” ibareli markayı tescil ettirdiğini, davalı tarafından tescil edilen markanın, müvekkilinin “Paradox” markasından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, taraf markalarının 9. sınıftaki ürünler için tescil edildiğini, davalı şirketin iştigal konusunun elektronik güvenlik sistemleri ve hizmetleri olduğunu ileri sürerek, davalı adına 18/03/2002 tarih ve 2008/07250 sayı ile tescilli “TR Paradoks” markasının hükümsüzlüğünü, iptalini, dosyanın İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2009/151 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili, müvekkilinin 2004 yılından bu yana faaliyet gösterdiğini, Paradox markasının tanınmış marka olmadığını, Paradox ibaresi ile birçok markanın tescilli olduğunu, davacı ile müvekkili arasında 7 yılı aşkın bir süredir iş ilişkisinin mevcut olduğunu ve bu durumda davacının “Paradoks” ibaresinin kullanımında davacının zımni rızasının bulunduğunu, markaların birbirinden farklı olduğunu, davacının ülkemizde son kullanıcıya yönelik doğrudan bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin ise davacının ürettiği cihazların Türkiye’deki müşterilerinden biri olduğunu ve tarafların iştigal alanlarının farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece, davada hükümsüzlüğü istenilen TR Paradoks ibareli markanın davacı markasının tescilli olduğu mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmaması sebebiyle o yöndeki talebin reddine, ancak davalı markası ile davacının markasının iltibas ve dolayısıyla orta düzeydeki tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimali söz konusu olmakla davacının Paradox ibareli markasının sektörel tanınmış marka olması da nazara alındığında 556 sayılı KHK’nın 42 ve 8/4. maddesi gereğince ortak mal ve hizmetler olan TR Paradoks ibareli markanın 9. sınıfındaki 4, 8, 11, 16 ve 18. alt sınıftaki ürünler ile 37. sınıfta yer alan 9. alt sınıf hizmetler ve 45. sınıfta yer alan 2. altsınıftaki hizmetler bakımından davanın kabulü ile, 2008 07250 sayılı markanın kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, diğer emtialarla ilgili hükümsüzlük talebinin ve KHK’da hükümsüzlük davalarından verilecek kararın ilanına ilişkin bir hüküm bulunmaması sebebiyle ilan talebinin reddine karar verilmiştir.


Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Her ne kadar mahkemece hukuki nedenleri farklı olsa da daha önce işbu davada hükümsüzlüğü talep edilen marka ile ilgili başvuru sürecinde davacı tarafın başvurusuna yapılan itirazın reddine yönelik YİDK kararının iptaline ilişkin 2010/111 E 2011/274 K sayılı dava dosyasında, mahkemece, başvurunun tüm mal ve hizmet sınıfları yönünden reddi gerektiği şeklindeki kararı Dairemizin 2011/12763 E 2012/19119 K sayılı kararı onanmış ve bu karar kesinleşmiştir. Bu durumda gerek bu karar gerekse bu kararın dayandığı bilirkişi raporu işbu davada davacı lehine güçlü delil teşkil eder mahiyettedir. O halde mahkemece, bu delilin de diğer deliller yanında tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile bazı sınıf ve alt gruplar bakımından hükümsüzlük talebinin reddi yerinde görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

 Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay