“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30/09/2015 tarih ve 2015/217-2015/300 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili, asıl dava ve birleşen davada, davalıların işletmelerinde üzerinde TSE markası bulunan “…” markalı kablo ürünlerinin satıldığının tespit edildiğini, 10 metre kadar kablonun 28.01.2011 tarihinde fatura karşılığında asıl dosya davalısı Kemal Tunca’dan satın alındığını, yine, müvekkili tarafından görevlendirilen ve birleşen dosya davalısına ait işletmeye gönderilen personelin … markalı üzerinde TSE ibaresi bulunan kablo ürünlerini satın almak istemesine rağmen personelin kimliğinden şüphelenilerek ürün satışı yapılmadığını, bunun üzerine personelin tutanak tutarak durumu tevsik ettiğini, müvekkili kurum ile davalılar arasında TSE markasının kullanımı ile ilgili herhangi bir sözleşme yapılmadığını, buna rağmen davalıların müvekkili markasını taşıyan ürünün satışını yaptıklarını belirterek TSE Ürün Belgelendirme Yönergesi’nin, TSE Markasının Sözleşme Akdedilmeksizin Kullanımı Başlıklı 10.2 maddesi uyarınca, her bir davalıdan 4.720,00 TL maddî 23.600,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, markadan doğan haklara yönelik tecavüzünün durdurulmasına, hükmün ilânına karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında ıslah talebinde bulunarak her bir davalıdan 7.620,00 TL maddî ve 28.320,00 TL manevî tazminatın tahsilini istemiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Asıl dava davalısı vekili, müvekkilinin kablo üreticisi olmadığını, müvekkili ile …Enerji Ltd. Şti. arasında uzun süreli ticari ilişki bulunmakta olup, ürünün … Enerji Ltd. Şti’den satın alındığını, ürün üzerinde yer alan TSE İbaresinin davacının markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu, müvekkilinin ürünleri satın aldığı firmanın TSE markasını kullanma yetkisi olmadığını bilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.


Birleşen dava davalısı vekili, TSE’nin iç yönerge ve benzeri düzenlemelerinin müvekkilini bağlamayacağını, davacı istemi üzerine müvekkiline ait işletmede yapılan delil tespitinde TSE markalı ürüne rastlanmadığını, TSE görevlisince tutulan tutanakta müvekkili veya çalışanlarının imzasının bulunmadığını, ilgili personelin bu tutanağı düzenleme yetkisinin olup olmadığının da bilinmediğini, müvekkilinin diğer davalıya sahte TSE ibaresini içeren bir ürün satışının bulunmadığını, olaya ilişkin olarak müvekkili hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava davalısı Kemal Tunca’nın elektrik malzemesi alım-satımı ile iştigal etmesi nedeniyle satışa sunduğu emtianın taklit marka ile üretilmiş ürün olduğunu bilmesi gerektiği, bu hususun 6102 sayılı TTK’ nın 18/2. maddesinin bir gereği olduğu ve eylemin 556 sayılı KHK’nın 61/c maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu, kusurlu davranışı nedeniyle tazminat sorumluluğunun gerçekleştiği, maddi tazminat miktarının talebi de aşmamak kaydıyla 7.620,00 TL olarak belirlenmesinin, manevi tazminat miktarının da 3.000,00 TL olarak belirlenmesinin adaletli olacağı, manevi tazminata ilişkin fazla kısmın reddinin gerektiği, tazminatlara istem doğrultusunda dava tarihi olan 27.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiz oranları üzerinden işleyecek temerrüt faizi işletilmesinin gerektiği; birleşen dava bakımından sadece maddi tazminat miktarının düzeltilmesinin gerektiği, kesinleşen kısımlar hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.


Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 697,75 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 492,82 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen davada davalıdan alınmasına, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay