“İçtihat Metni”


Taraflar arasında görülen davada verilen 24/04/2014 tarih ve 2011/39-2014/99 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 19,292 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili; asıl davada, müvekkili şirket adına” markalarının davalı tarafından iltibas yaratacak şekilde unvan olarak ve alan adı olarak kullanıldığını ileri sürerek marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ile ticaret unvanının terkini ve davalı tarafından kullanılan alan adlarının iptalini talep ve dava etmiş; birleşen davada da, davalı adına tescilli arkasının hükümsüzlüğü ile müvekkilinin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti meni ile 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı vekili; müvekkilinin ticaret unvanının 2004 yılında tescil edildiğini, markasının da 2008 yılında tescil edildiğini, davacının uzun süre sessiz kaldıktan sonra işbu davayı açmakta haksız olduğunu, müvekkilinin tescilli ticaret unvanını kullanmasının haksız rekabet yaratmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada, davalı şirketin 19/07/2004 tarihinde her türlü nakliyat ve taşımacılık faaliyetinde bulunmak üzere kurularak tescil edildiği, davalının ticaret unvanının esas unsuru olan “Ulusoy” ibaresini ticari evraklarında, reklamlarında ve internet adresinde kullandığını ve bu kullanımın hizmet sektöründe markasal kullanım olarak nitelendirildiği, davalının kötü niyetli olduğu, bu durumda sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanamayacağı, öte yandan ticaret unvanının sicilden terkin edilene kadar kullanımının haksız rekabet olarak değerlendirilemeyecekse de, davalı tarafın markasal kullanımının bulunduğu, ticaret unvanının kullanımdan öteye geçtiği anlaşılmakla ticaret unvanı kullanımı dışında tecavüz teşkil eden eylemlerin mevcut olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının ticaret unvanında yazılı Ulusoy ibaresinin silinmesine ve sicilden terkinine, davalı eylemlerinin davacı taraf tescilli markasına tecavüz ve bu surette haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüz teşkil eden tanıtım broşürlerinin toplatılmasına, el konulmasına, ibarelerin silinmesine, silinemiyorsa karar kesinleştiğinde

./..


imhasına, alan adlarından tecavüz teşkil eden görsellerin kaldırılmasına, 5.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, hükmün ilanına karar verilmiş; birleşen davada, davacının bareli markalarının ilgili sektörde güçlü ayırt ediciliği bulunduğu, markasının ortalama tüketiciler tarafından esas unsurlu markalarının farklı versiyonu veya seri markası olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğu, davalı şirketin kurucularından hiçbirisinin isminiolmadığı ve davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davalının iltibas ve haksız rekabet kastının bulunduğu, kötüniyetli olduğu ve davacının itibarından haksız olarak faydalandığı, ancak tescilli bir markanın hükümsüz kılınıncaya kadar kullanımı tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ibareli markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, sair istemlerin reddine karar verilmiştir.


Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkeme kararının gerekçesinde maddi ve manevi tazminat miktarlarının kısa karar ve hüküm fıkrasında farklı yazılmasının maddi hataya dayalı olduğunun anlaşılmış olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.


2- Asıl dava, marka hakkına vaki tecavüzün tespiti, tecavüzün ve haksız rekabetin meni, ticaret unvanı terkini, davalının alan adlarının iptali ile maddi ve manevi tazminat istemine, birleşen dava, davalı adına tescilli markasının hükümsüzlüğü ile davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden, tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, birleşen davada, davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm kurulmuş ve davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair istemlerin reddine karar verilmiş olmasına göre, reddedilen istemler yönünden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdiri gerekirken bu hususta bir karar verilmemiş olması doğru olmamış, hükmün bu yönüyle davalı yararına bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay