“İçtihat Metni”



Taraflar arasında görülen davada verilen 02/12/2014 tarih ve 2013/119-2014/269 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacının İddia ve Görüşleri


Davacı vekili; müvekkilinin 1999 yılından beri özellikle hava alanlarında havayolu yemek hizmeti verilmesi, yiyecek ve içecek satış yerleri işletilmesi, restorant ve kafeterya hizmetleri verilmesi, diğer perakende yiyecek satış faaliyetleri ile ilgili hizmetlerin hava alanlarında ve hava alanları dışında verilmesi ile her çeşit yiyecek ve içecek maddesi üretimi ve satışı ile bunlarla ilgili imalat ve satış yerlerinin kurulması ve işletilmesi işi ile iştigal ettiğini, markasının 2008 yılında müvekkili adına nezdinde 43. sınıfta tescil edilmiş olduğunu, davalı … tarafından ibareli markanın 30. ve 43. sınıflarda tescili talebi ile 28.12.2010 tarihinde nezdinde başvuruda bulunulduğunu, söz konusu başvuruya müvekkili tarafından KHK’nın 7/1.a-c maddesi ve 8/1-b maddesine dayanarak itiraz edildiğini, itirazın konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, huzurevleri hizmetleri dahil), Hayvan bakım evleri hizmetlerinin başvurudan çıkartılmasına karar verildiğini, daha sonra marka sahibi tarafından nezdinde yapılan itiraz sonucunda, itirazın kabulüne, marka başvurusunun “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, davaya konu olan markanın müvekkilinin markası ile görsel-işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu ve iltibas yarattığını ileri sürerek 24.04.2013 tarih ve 2013-M-1496 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalının İddia ve Görüşleri


Davalı ibaresinin yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için ayırt edici niteliği ve ortalama dikkate sahip tüketiciler nezdinde algılama yaratması düşük bir ibare olduğunu, yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri bakımından markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimali olasılığının bulunmadığını savu adıyla faaliyet gösterdiğini, bilinen ve tanınan bir işletme olduğunu, ibaresine ayırt edici bir nitelik kazandırmış olup bu ibare üzerinde hükümleri gereğince kullanımdan doğan öncelik hakkı olduğunu, taraf markaları arasında tek ortak ibareninibaresi olduğunu, markalar arasında başka hiçbir aynı veya benzer unsurun bulunmadığını, markaların görünümlerinin, aralarında düşünsel bir bağ kurulmasına ve bir markanın diğerini çağrıştırmasına elverişli bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
…/…

Yerel Mahkeme Kararı


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının başvuru markası standart karakterle yazılmış ibaresinden oluşurken itiraza dayanak markanın standart karakterle yazılı ibaresinden oluştuğu, ibaresinin yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinin verildiği yerlerden birinin adı olması nedeniyle çekişmeli hizmetler bakımından tek başına ve asıl unsur olarak ayırt ediciliğinin dahi bulunmadığı, bu tür ayırt ediciliği bulunmayan ya da çok zayıf ayırt ediciliğe sahip ibarelerin dahi yapılacak bir kısım ilaveler ile doğrudan tanımlayıcı olmaktan uzaklaşabileceği ve bu şekliyle marka olarak tescil edilebileceği, bu tür markalarda kullanımla, işarete ilgili sektörde ve tüketici nezdinde ayırt edicilik sağlanması koşuluyla, tescilin mümkün olduğu, davalı markası sözcüğünden ibaret olmayıp, İngilizce’ de daha önce bilinen belirli bir nesne sözcüğü eklenmek suretiyle ve buna ilave olarak ibarelerinin de eklenmesi suretiyle somut ve soyut ayırt edicilik kazandığı ve KHK’nın 7/1.a-c-d maddesi anlamında tescil engeli bulunmadığı, KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında değerlendirme yapıldığında da taraf markalarının aldıkları ekler, davacı markasının şekil unsuru içermesi de dikkate alındığında markaların görsel-işitsel ve anlamsal olarak farklılaştığı ve karıştırılma ihtimalinin olmadığı, kararının iptali ve hükümsüzlük nedenlerinin de mevcut olmadığı, bu nedenle farklı bir unsur içeren, davalıya ait markanın kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığının önem arz etmediği, öte yandan her iki tarafın da yüksek yoğunlukta olmasa dahi markalarını belirli bir süreden beri kullanageldikleri, bu kullanım süresi içerisinde karıştırma ihtimalini gösterecek herhangi bir delilin de taraflarca sunulamadığı, bir başka ifade ile esasen markaların başvuru öncesinde de fiili kullanımla bir arada var oldukları ve karıştırılmalarının söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yargıtay Kararı


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak-Yargıtay