“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA :

Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin alacağının ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:


Y A R G I T A Y K A R A R I


1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.


2-İşyeri devrinin ne olduğu ve işlemin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.


İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu aynı yasanın 3. fıkrasında açıklanmış ve devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.


4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi hükmüne göre 1475 sayılı yasanın 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından işyeri devirlerinde belirtilen hüküm uygulanmalıdır. Anılan hükme göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.


İşyerini miras yoluyla intikali de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 599. maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen hükümde mirasçıların mirasbırakanın ölümü ile mirasa bir bütün olarak hak kazanacakları açıklanmıştır.


İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi halinde, bu işlem de bir tür işyeri devridir. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.).

Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da imkan dahilindedir.
Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.

Banka veya borsa aracı kurulu işyerlerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun el koyması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Gerçekten bu halde işyeri devredilmemekte sadece yönetime müdahale edilmektedir.

Özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Belirtilen işlemde, işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmiş olmaktadır. Bununla birlikte tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri olarak değerlendirilmelidir ( Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).

İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı zamanda işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir ( Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/ 28944 K.).

Genel olarak yapılan bu açıklamaların ardından İş Hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.


Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.


İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumludur.


Somut olayda davacı işçi 2000 yılında davalılardan … AŞ işçisi olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin 11.5.2000 tarihinde haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, adı geçen işveren hakkında bir kısım işçilik alacakları istekleriyle bir dava açmış ve isteklerin kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. Kesinleşen kararın infazı için … AŞ hakkında icra takibi yapılmış ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılmışsa da, hükmün infazı sağlanamamıştır.


Davacı vekili bu defa işyerinin davalı … Aş tarafından devralınması sebebiyle isim değişikliğine bağlı olarak takibin sonuçsuz kaldığından söz ederek her iki şirket hakkında aynı işçilik alacakları istekleriyle temyize konu davayı açmıştır.


Davalılardan … Aş cevabında işyerinin devralınmadığını, sadece marka ve imtiyaz haklarının devredildiğini belirterek davanın husumet yokluğu sebebiyle reddini savunmuştur.


Mahkemece, davacının davalılardan… Aş işyerinde çalışmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu sebebiyle adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı… AŞ hakkındaki davanın ise kesin hüküm sebebiyle reddine dair hüküm kurulmuştur.


Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalılardan … AŞ yönünden aynı işçi tarafından aynı işçilik alacaklarıyla ilgili davada verilen karar kesinleşmiş olmakla, mahkemece adı geçen davalı yönünden kesin hüküm sebebiyle verilen red kararı yerindedir.


Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı işçi, yayın hakkının davalılardan … Anonim Şirketinde olduğu aynı isimli gazete işyerinde 1.6.1990 tarihinde işe başlamış ve bu çalışması 11.5.2000 tarihine kadar devam etmiştir. … Anonim Şirketinin %83,96 hissesine sahip olan…,… ve… ile… AŞ tarafından 26.1.2000 tarihinde … Aş unvanlı yeni bir ortak girişim şirketi kurulmuş ve 31.1.2000 tarihinde… News adlı gazetenin yayın ve imtiyaz hakkı kurulan ortak girişim şirketine devredilmiştir. Davacının çalıştığı gazete işyerinin belirtilen tarihten sonra davalı Doğan Daily News Aş şirketi tarafından işletildiği dosya içinde bulunan 12.12.2000 gün ve 519-284 sayılı Rekabet Kurumu kararından anlaşılmaktadır.


4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinde işyeri, “işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim” olarak tanımlanmıştır. İşyerinin maddi unsurları, bina, arsa, makine, büro malzemeleri, her türlü alet ve hammadde olarak ifade edilebilir. Maddi olmayan unsurlar ise, müşteri çevresi, yayın hakkı, marka patent hakkı, ticaret unvanı ve know how hakkı olarak belirtilebilir. Gazete işyeri bakımından marka, logo ve yayın imtiyaz hakları bir işyerinin en belirleyici unsurları arasındadır.


Somut olay yönünden davacı işçi marka ve logo ile yayın hakkının yeni kurulan ortak girişim şirketine devrinin ardından çalışmasına devam ettiğine göre, devir tarihi ile fesih tarihi olan 11.5.2000 tarihine kadar olan hizmetlerini, yayın hakkı sahibi olan Doğan Daily News Anonim Şirketine karşı yerine getirmiş durumdadır. Daha önce… Anonim Şirketi hakkında açılan davada bundan söz edilmemiş olması sonuca etkili değildir. Mahkemece, davacının aynı işçilik alacaklarıyla ilgili olarak… Anonim Şirketi hakkında açmış olduğu davada kesinleşen miktarlar yönünden tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla davalı… Anonim Şirketi yönünden de tahsile dair hüküm kurulması gerekirken, husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.


SONUÇ:

 Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,19.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay