Doğan Buluşlar,Serbest Doğan Buluşlar,İşçinin Bildirim Yükümlülüğü,İşverenin İtiraz Hakkı,Serbest Kalan Buluşlar hakkındaki bilgileri inceleyebilirsiniz.

SERBEST BULUŞLAR

551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hizmet buluşları tanımlanmış, bunun dışında kalan buluşların “serbest buluş” sayılacağı öngörülmüştür. Ayrıca, hizmet buluşlarının sonradan bazı durumlarda serbest buluş niteliği kazanabileceği hükmüne yer verilmiştir (m.21). Bu nedenle, serbest buluşlar belirtilen esasa uygun olarak ikiye ayrılmak suretiyle incelenecektir. Önce, ortaya çıkışı itibariyle serbest nitelikte olan buluşlar (serbest doğan buluşlar) üzerinde durulacak daha sonra ortaya çıkışı itibariyle hizmet buluşu niteliğinde olan buluşların sonradan serbest nitelik kazanması üzerinde durulacaktır.

1 SERBEST DOĞAN BULUŞLAR

551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 17.maddesinin üçüncü fıkrasında serbest buluşlar “İkinci fıkrada sayılan hizmet buluşlarının dışında kalan buluşlar, serbest işçi buluşları olarak kabul edilir” şeklinde tanımlanmıştır. Hizmet buluşları yukarıda ayrıntılı olarak incelendiği için burada tekrar edilmeyecektir. Serbest doğan işçi buluşları, işçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirdiği hizmet buluşları dışında kalan buluşlardır. Bundan kasıt, buluşun, işçinin iş görme borcundan kaynaklanmaması veya büyük ölçüde işletme deneyim ve çalışmalarına dayanmamasıdır. Diğer bir söyleyişle, işçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirmiş olduğu, iş görme borcuna ve işletmeye yabancı olan buluşlar serbest işçi buluşu olarak kabul edilecektir.

İşe yabancı olan buluştan kasıt, buluşun konusu ve ortaya çıkış şeklinin, iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya mevzuat gereği işçinin yapmakla yükümlü olduğu iş görme borcunun kapsamı dışında kalmasıdır. Buluşun işletmeye yabancı olması ise, büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarına dayanmaması, işletmenin faaliyet alanıyla ilgili olmaması, daha çok işçinin kişisel çabasının bir ürünü olmasıdır. Özellikle işletmenin faaliyet alanında değerlendirilmesi mümkün olmayan buluşların serbest nitelikte olduğu kabul edilir. İşçinin iş ilişkisi sırasında gerçekleştirmiş olduğu buluşun işletmenin faaliyet alanı ile hiçbir ilgisi yoksa serbest buluş sayılacağından kuşku yoktur. Nitekim Kararnamenin 31. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Serbest işçi buluşunun işverenin iş alanı içinde değerlendirilebilir olmadığı aşikâr bir şekilde belli ise, işçinin bildirim yükümlülüğü yoktur” hükmüne yer verilmiştir. Burada, işletmeye yabancı olan buluşların serbest sayılacağı da belirtilmiş olmaktadır.

1.1 İŞÇİNİN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İşçinin gerçekleştirmiş olduğu buluşu işverenin öğrenmekte haklı menfaati vardır. İşveren,ancak bu sayede buluşun gerçekten serbest nitelikte olup olmadığını denetleyebilir. Bu nedenle, işçi, tamamlamış olduğu buluşu, hizmet veya serbest nitelikte olup olmadığına bakmaksızın bir an önce işverene bildirmeli, gerekiyorsa buluşun serbest nitelikte olduğu kanaatini de eklemelidir. Bildirim, işverenin bir kanaate varabilmesi için gerekli içerik ve açıklıkta olmalıdır. İşçi yapmış olduğu buluşun serbest nitelikte olduğu düşüncesi ile bunu işverene bildirmekten kaçınamaz.

Serbest buluşların işverene bildirilmesi aynı zamanda, buluşun niteliği ve buna bağlı olarak taraflar arısında ileride çıkabilecek muhtemel uyuşmazlıkların başlangıçta önlenmesine yardımcı olacaktır. Bu durum her iki tarafın da menfaatinedir. İşveren buluştan haberdar olarak; bunun gerçekten serbest nitelikte olup olmadığını denetleme olanağına kavuşurken, işçi de buluşun niteliği konusunda yanılgıya düşmesinin getireceği ağır hukuki ve cezai sorumluluklardan kurtulmuş olacaktır. Bildirim bu amaca hizmet ederken, sahibinin buluş üzerindeki hakkına kural olarak halel getirmemektedir.

Zira bildirim teknik bir kuralın açıklanması anlamında olup, hukuki işlem niteliğinde değildir. Bildirim, doğrudan bir hakkın el değiştirmesine neden olmasa dahi, Kararnamede yapılıp yapılmamasına önemli hukuki sonuçlar bağlanmıştır. Her şeyden önce karşı tarafa ulaşmakla, işverenin buluşun serbest nitelikte olmadığı, hizmet buluşu olduğu yönündeki itirazını yapabileceği iki aylık süreyi başlatır. İşverenin bu süre içerisinde itirazda bulunmaması halinde, buluşun serbest niteliği kesinlik kazanır. Bu tarihten sonra işveren, buluşun hizmet buluşu niteliğinde olduğunu iddia edemez (m.31/II). Meğerki, işçi, eksik veya yanlış bilgi vermek suretiyle işvereni bu konuda yanıltmış olsun.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince hizmet buluşlarında olduğu gibi serbest buluşlarda da, işçinin bunu geciktirmeksizin işverene bildirmekle yükümlü olduğunu hükme bağlamıştır. “İşçi, bir iş akdi ilişkisi içinde iken serbest bir buluş yaptığı takdirde, durumu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlüdür”. Sadakat borcunun bir yansıması olsa da, açık bir şekilde düzenlenmiş olması nedeniyle, bildirim yükümlülüğü artık Kanundan kaynaklanan bir borç niteliğindedir. Bildirimin zamanı, içeriği ve şekline ilişkin yukarıda hizmet buluşları hakkında söylenenler burası için de geçerlidir.

Kararnamede, hizmet buluşlarının yazılı olarak bildirilmesi öngörülmüşken serbest buluşların bildirimi konusunda herhangi bir şekil koşulu öngörülmemiştir. Konuya ilişkin 31. maddede, işçinin serbest buluşu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, ancak herhangi bir şekil koşulundan söz edilmemiştir. Alman İşçi Buluşları Kanununun 18. paragrafında, işçinin serbest buluşu geciktirmeksizin ve yazılı olarak işverene bildirmekle yükümlü olduğu açıkça düzenlenmiştir. Tasarının 106. maddesi, Kararnamenin 31. maddesinin aynen tekrarı olup, burada da işçinin yapacağı bildiriminin şekline ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Bu önemli bir eksikliktir.

Mevzuatta muhtemel uyuşmazlıkların önlenmesi, hukuki güvenlik ve açıklık sağlayacağı düşüncesi ile birçok konuda yazılılık koşulunu açıkça düzenlenmiştir. Hizmet buluşlarının bildirimi, işverenin hak talebi, işverenin serbest buluş bildirimine itirazı bunlara örnek olarak sayılabilir. İşçinin, serbest buluş bildirimini de yazılı olarak yapması gerektiğine ilişkin açık düzenlemenin yapılması bu açıdan yararlı olacaktır. Böyle bir düzenleme yapılmadığı sürece, işçinin bildiriminin yazılı olarak yapması gerektiği ve bunun geçerlilik koşulu olduğunu söylemek güçtür. Ancak, Kararname yazılılık koşulunu açıkça belirtmemiş olsa da, işçinin serbest buluş bildiriminde yer alması gereken hususları ayrıca düzenlemiştir. Buna göre, bildirimde buluş (teknik sorun ve bunun çözümü) ve bunun gerçekleştirilme şekline ilişkin bilgilerin yer alması gerekir. Bunlar, daha çok niteliği itibariyle ancak yazılı şekilde yapılabilecek hususlardır.

Zira buluş konusu, alanında uzman bir kişinin dahi kolaylıkla anlayamayacağı, tekniğin bilinen basamağının üzerinde, yeni ve sanayiye uygulanabilir nitelikte çözüm getirme özelliklerine sahip teknik kuralların açıklıkla izahını gerektirir. Bu açıklamalar aynı zamanda buluşun gerçekleştirilme şekline ilişkin teknik çizim ve resimleri de kapsar. Aksi takdirde işveren, buluşun konusu, kullanım alanı ve niteliği konusunda bir kanaata varamaz. Bu nedenle bildirim niteliği gereği yazılı olarak yapılabilecektir.

Bildirimin içeriği işverenin buluşun serbest sayılıp sayılamayacağı konusunda kanaata varabilmesini sağlayacak açıklıkta olmalıdır. Kararnamenin 31. maddesinin birinci fıkrasında bu durum şu şekilde açıklanmıştır, “Bildirimde; buluş ve gerekiyorsa buluşun gerçekleştirilme şekli hakkında bilgi vermek suretiyle, işverenin buluşun gerçek bir serbest buluş sayılıp sayılmayacağı konusunda bir kanaata varabilmesi sağlanır”. Buna göre bildirimde en az iki konunun yer alması gerekir. Bunlardan biri buluş, diğeri de buluşun gerçekleştirilme şeklidir.

1.2 İŞVERENİN İTİRAZ HAKKI

 İşçinin yapmış olduğu serbest buluş bildirimi, buluş üzerindeki tüm hakların kendisine ait olduğu, işverenin buluş üzerinde herhangi bir hakkının olmadığı anlamını içermektedir. İşçi, buluşun niteliği konusunda yanılmış olabileceği gibi, kasten buluşu serbest olarak nitelendirmiş de olabilir. Bu nedenle işverene, buluşun serbest veya hizmet buluşu olup olmadığını denetleme olanağının verilmesi gerekir. İşçinin yapmış olduğu buluştan işvereni haberdar etmesi bu amaca hizmet edecektir. Buluştan haberdar olan işveren gerekli araştırma ve incelemeyi yaparak bir kanaate varacaktır.

İşverenin, buluşun serbest nitelikte olmadığı, hizmet buluşu olduğu sonucuna varması halinde buna itiraz hakkının olması gerekir. Kararname, buna uygun olarak işverenin kendisine yapılan serbest buluş bildirim tarihinden itibaren üç ay içerisinde itiraz edebileceğini öngörmüştür (m. 31/II). Belirtilen üç aylık süre içerisinde kullanmalıdır. Kararnamenin 31. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “İşveren kendisine yapılan bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde, yazılı bir bildirim ile buluşun serbest bir buluş olmadığı yolunda itirazda bulunmazsa, sonradan hizmet buluşu olduğu iddiasını ileri süremez”. Maddenin bu açık düzenlemesi, üç aylık itiraz süresinin hak düşürücü nitelikte olduğunu göstermektedir. Bu süre içerisinde kullanılmayan hak ortadan kalkacaktır. Hak düşürücü süre defi değil itiraz niteliğinde olduğundan ileri sürülmese dahi resen dikkate alınacaktır.

İşverenin serbest buluş bildirimine itirazını yazılı olarak yapması gerekir(m.31/II). Bu geçerlilik koşuludur. İşverenin itirazı işçiye ulaşması gereken bir beyan olup, itirazın yapıldığını ve bunun süresinde olduğunu işveren ispatla yükümlüdür. Özel bir şekil öngörülmediğinden adi yazılı şekil yeterlidir. İşveren, itirazı alındı belgesi karşılığında elden yapabileceği gibi, noter, kargo veya posta yoluyla da yapabilir.

İtiraz metninde belirli kelimelerin kullanılması zorunlu değilse de işverenin buluşu serbest nitelikte kabul etmediği hususu açıkça anlaşılmalıdır. Bu, buluşun serbest nitelikte olmadığının veya serbest değil hizmet buluşu olduğunun bildirilmesi şeklinde de olabilir. İtirazda, buluşun hizmet buluşu olduğ