“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı alacaklı vekili, Konya 9.İcra Müdürlüğü’nün 2009/2708,2710,2874 Esas sayılı dosyalarından 24.03 ve 30.03.2009 tarihlerinde borçlu şirket adına kayıtlı 122171-122172-122173-122174 ve … tescil nolu markalara haciz konulduğunu, davalı 3.kişinin dava konusu markaları 23.02.2009 tarihinde borçlu şirketten devraldığını belirterek istihkak iddiasında bulunduğunu, dava konusu markalar yönünden takibin teminatsız olarak durdurulduğunu 556 Sayılı KHK’nin 9/son ve 16/son maddeleri gereğince devir sözleşmesinin sicile tescil edilip yayınlanmadığı sürece iyiniyetli 3.kişilere karşı ileri sürülemiyeceğini belirterek davalı 3.kişiden teminat alınmasını ve istihkak iddiasının reddini %40 tazminatın tahsilini dava ve talep etmiştir.


Davalı 3. kişi vekili, dava konusu markaların 23.02.2009 tarihli noter sözleşmesi ile davalı borçludun devralındığını,satış sözleşmelerinin Noter tarafından Türk Patent Enstitüsine gönderildiği ve kayda alındığını belirterek davanın reddini, %40 tazminatın davacıdan tahsilini savunmuştur.


Davalı borçlu şirket savunma yapmamıştır.


Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre;dava konusu markaların Konya 10.Noterliğinin 23.02.2009 tarihli tescilli marka devir sözleşmesi ile mülkiyetinin davalı 3.kişiye geçtiği, noter satışının takip ve haciz tarihinden önce olduğu, 122174 ve 80440 tescil konu markaların Patent Enstitüsü sicil kayıtlarına işlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


Dava, alacaklının İİK’nun 99.maddesi ve devamı maddelerine dayalı açtığı istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.


556 Sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 6.maddesine göre marka hakkı tescil yolu ile elde edilir. 9/son ve 16/son maddelerinde ise marka siciline tescil ve ilan edilmeyen markalardan doğan hakların iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülemiyeceği hüküm altına alınmıştır.


Somut olayda davalı 3.kişi dava konusu beş adet markayı 24.03 ve 30.03.2009 tarihli hacizlerden önce 23.02.2009 tarihli marka devir sözleşmesi ile davalı borçludan satın almış ise de Türk Patent Enstütüsü Markalar Daire Başkanlığının 16.11.2009 tarihli yazısı ve ekindeki belgelerden 122171-122172-122173 sayılı markaların davacı 3.kişi adına marka siciline tescil ve ilan edilmediği; halen borçlu adına hüküm ifade ettiği, 122174 ve 80440 sayılı markaların ise haciz tarihinden sonra ve üzerindeki hacizlerle birlikte 09.06.2009 tarininde tescil ve ilan edildiği anlaşıldığından yukarıdaki yasal düzenlemeler gereğince davanın kabülü ile davacı üçüncü kişinin dava konusu markalar üzerindeki istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.


SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 18.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak ; Yargıtay